cash. Error 522 Ray ID 7398708c5b1eb782 • 2022-08-12 101355 UTC AmsterdamCloudflare Working Error What happened? The initial connection between Cloudflare's network and the origin web server timed out. As a result, the web page can not be displayed. What can I do? If you're a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you're the owner of this website Contact your hosting provider letting them know your web server is not completing requests. An Error 522 means that the request was able to connect to your web server, but that the request didn't finish. The most likely cause is that something on your server is hogging resources. Additional troubleshooting information here. Cloudflare Ray ID 7398708c5b1eb782 • Your IP • Performance & security by Cloudflare “SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ” 08/03/2022 Sözbirliği etmişcesine aynı kareyi aynı bakış açısıyla sunan Batı medyasından bir muhabir, sesine acıklı bir ton vererek ekrandan haykırıyor “….sarı saçlı mavi gözlü çocukların füzelerle vurulduğunu görür gibi oluyorum.” Bir başkası;”… burası bir Afganistan değil, burası Avrupa, medeniyet…” diye mültecilerin sığındıkları ülke ayrıcalığına vurgu yaparak bildik Batı’lı insanın kibrini açığa vuruyor. Onlar böbürlenedursun, Ukrayna’dan kaçıp Polonya sınırına dayanan sığınmacılara gösterilen çifte standart hiç de öyle uygar ölçülere sığmıyor. Ukrayna asıllı olanlar/sarı saçlı mavi gözlüler hiç bekletilmeden sınırdan içeri alınıyor. Diğerleri uzun süre açıkta bekletiliyor, esmer tenliler ise geri çevriliyor. Şairimiz ışıklar içinde uyusun; yüzyıl öncesi Çanakkale önündeki Avrupalıyı bir mısrada özetlemiş “Nerde gösterdiği vahşetle bu bir “Avrupalı” ?” Kapitalizm sermayenin olağanüstü büyümesiyle sömürü tüm dünya ülkelerini kapsadı. Emperyalizm çağı dediğimiz bu dönemde denizaşırı ülkelerden akan servetin bir kısmı “sus payı” olarak Batı ülke insanına akıtıldı. Asya’nın, Afrika’nın, Ortadoğu’nun emek sömürüsünden payını alan Avrupalı, daha yüksek yaşam düzeyine ulaştı. Refaha alışan Avrupa insanı, sermayenin yol açtığı paylaşım savaşlarına, ülke yıkımlarına karşı çıkmadı, hatta taraftar oldu. Komintern Uluslararası işçi sınıfı örgütü Avrupa yakası işçi sınıfı Savaşı’nda savaştan yana tavır aldılar. Batı’lı insanın parıdayan yaldızının altında mazlumların emeği, göz yaşı ve kanı vardır. Sömürü damarları bir bir kesilen günümüzde ABD ve Avrupalının yıldızları pul pul dökülmektedir, Ukrayna’da neden oldukları çirkinlikteki gibi. Avrupalı, ABD’li hiçbir vakit “medeni” olmadı;göz kamaştırıcı zenginlik bir süre çirkinliği örttü. Ancak devrim önderinin dediği salt gerçeklikti “İleri Asya, Geri Avrupa!” 1 Senin adını kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım. Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var, bizlere âlâtı-katıa verilmez, ne de başı bulutlarda bir çınar. Belki avluda bir ağaç bulunur ama gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak… Burası benden başka kaç insanın evidir? Bilmiyorum. Ben bir başıma onlardan uzağım, hep birlikte onlar benden uzak. Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak. Ben de kendi kendimle konuşuyorum. Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi şarkı söylüyorum karıcığım. Hem, ne dersin, o berbat, ayarsız sesim öyle bir dokunuyor ki içime yüreğim parçalanıyor. Ve tıpkı o eski acıklı hikâyelerdeki yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek, mavi gözleri ıslak kırmızı, küçücük burnunu çekerek senin bağrına sokulmak istiyor. Yüzümü kızartmıyor benim onun bu an böyle zayıf böyle hodbin böyle sadece insan oluşu. Belki bu hâlin fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır. Belki de sebep buna bana aylardır kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan bu demirli pencere bu toprak testi bu dört duvardır… Saat beş, karıcığım. Dışarda susuzluğu acayip fısıltısı toprak damı ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran bir sakat ve sıska atıyla, yani, kederden çıldırtmak için içerdeki adamı dışarda bütün ustalığı, bütün takım taklavatıyla ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı. Bugün de apansız gece olacaktır. Bir ışık dolaşacak yanında sakat, sıska atın. Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan bu ümitsiz tabiatın ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır. Yine o malum sonuna erdik demektir işin, yani bugün de mükellef bir daüssıla için yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamam. Ben, ben içerdeki adam yine mutad hünerimi göstereceğim ve çocukluk günlerimin ince sazıyla suzinâk makamından bir şarkı ağzıyla yine billâhi kahredecek dil-i nâşâdımı seni böyle uzak, seni dumanlı, eğri bir aynadan seyreder gibi kafamın içinde duymak… 2 Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar. Dışarda, bozkırın üstünde birdenbire taze toprak kokusu, kuş sesleri ve saire… Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar, dışarda bozkırın üstünde pırıltılar… Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet, suyu donmayan testi ve sabahları çimentonun üstünde güneş… Güneş, artık o her gün öğle vaktine kadar, bana yakın, benden uzak, sönerek, ışıldayarak yürür… Ve gün ikindiye döner, gölgeler düşer duvarlara, başlar tutuşmaya demirli pencerenin camı dışarda akşam olur, bulutsuz bir bahar akşamı… İşte içerde baharın en kötü saatı budur asıl. Velhasıl o pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı hürriyet denen ifrit… Bu bittecrübe sabit, karıcığım, bittecrübe sabit… 3 Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldanmadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben… Bahtiyarım… Sarı saçlı mavi gözlü kaygılanma Biz medeni ve çağdaş bir toplum olduk Sözüm ona Her şeyin son modelini tercih ederiz Avrupai giyer Avrupai araçlara bineriz Eskişehirdeki attığın uçak fabrikasının temelleri Ahrete kaldı Biz ithal uçaklara bineriz Hani diyordunya "İSTİKBAL GÖKLERDEDİR" Yok be Mavi gözlü istikbal yerlerde Memleket perişan Ahhh bir uyansan Ve görsen cumhuriyet düşmanlarını Kalpazanlar kol geziyor Ya senin fotoğrafın arkasına Yada Al Bayrağın dalgasına Bütün çirkefliğini gizliyor Be hey alçak oğlu alçak Be hey densiz budala Bumudur Türkçülük Bumudur Atatürkçülük Can bilipde Vatan teslim ettiğimiz beyler Gizli örgüt kuruyor Sözüm ona sahte Cumhuriyetçiler Alçaklığa çanak tutuyor Şu küstahlığa bakki ..!!!!!!!!!! Kutsalıma küfretmekle Atatürkçü oluyor Diplomalı bağnazlar Kıravatlı yobazlar Kesmiş köşe başlarını Demokrasinin adı var lügatlarda Memleket parsellenmiş gizlice localarda İtler ürür Tanklar yürür Her şeyin bir hesabı var Bak..! ALLAH GÖRÜR hasan TATAR İZMİR MAVİ GÖZLÜ DEV “Latife Teyzem küçük bir çocukken dadısıyla birlikte kordon boyunda dolaşıyor. Bir çingene falına bakmak istemiş. Falcı da, senin kısmetinde sarı saçlı mavi gözlü biri var. Başkası da olmayacak. Senin hem sebebi saadetin hem de sebebi felaketin olacak. En büyük mutluluğu da en büyük yıkımı da bu kişiyle yaşayacaksın’ demiş. Küçük olduğu için bu çok yer etmiş Latife Teyzemin aklında. Enteresandır ki hep bahsettikleri biri var. Çanakkale Savaşı’nda vefat ettiği söylenir. Bir de İngiltereye gittiğinde yine sarı saçlı mavi gözlü birisini beğendiği anlatılır. Hep kaderimde sarı saçlı, mavi gözlüler oldu ama bunların hiçbiri değilmiş. Onu gördüğüm zaman anladım ki kaderim o’ demiş Latife Teyzem. Nazım Hikmet de şiirinde mavi gözlü devin ve minicik bir kadının hikayesini anlatır, her ne kadar kendi eşine yazdığı iddia edilse de aslında onu Latife Hanım için yazmıştır. Kendi karısı Piraye Hanım minicik değildi uzun boylu bir kadındı.”MAVİ GÖZLÜ DEV O mavi gözlü bir bir kadın hayali minnacık bir evdi,bahçesinde ebruliiihanımeliaçan bir dev gibi seviyordu elleri öyle büyük işler içinhazırlanmıştı ki devin,yapamazdı yapısını,çalamazdı kapısınıbahçesinde ebruliiiihanımeliaçan mavi gözlü bir bir kadın minnacıktı acıktı kadınyoruldu devin büyük elveda! deyip mavi gözlü deve,girdi zengin bir cücenin kolundabahçesinde ebruliiiihanımeliaçan anlıyor ki mavi gözlü dev,dev gibi sevgilere mezar bile olamazbahçesinde ebruliiiiihanımeliaçan ev..

sarı saçlı mavi gözlü şiiri