Olay(Klasik Vak’a) Hikâyesi: Bir olayı ele alarak, serim, düğüm, çözüm plânıyla anlatıp bir sonuca bağlayan öykülerdir. Durum (Kesit) Hikâyesi: Bir olayı değil günlük yaşamın her hangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir Serim, düğüm, çözüm
OlayHikayesi Örnek Olay Hikayesi Bir olayı merkeze alarak olay örgüsü, kişi, zaman ve mekan gibi unsurları serim, düğüm ve çözüm bölümleri şeklinde okuyucuya aktaran hikayelere “ Olay Hikayesi ” denir. Olay hikayeleri sahip oldukları özellikler açısından değerlendirildiğinde romanın kısa halidir şeklinde özetlenebilir.
Edebiyattabulunan serim, düğüm ve çözüm kavramları bilinmekte olan kavramlardır. Zira bu kavramların diğer adı, giriş, gelişme ve sonuçtur. Serim, hikayenin giriş kısmını oluşturmaktadır. Düğüm ise olayların geliştiği ve ilerlediği kısımdır. Çözüm, Düğümlerin arttığı ama sonunda çözüm bulduğu kısımdır.
Birolayın serim – düğüm – çözüm planı dâhilinde anlatıldığı hikâyelerdir. Dünya edebiyatında Fransız hikâyeci “Guy de Maupassant” tarafından ilk örnekleri verildiği için Maupassant Tarzı Hikâye olarak da adlandırılır. kişi, yer, zaman belirten kısa bir hikaye; Türk edebiyatında hikayenin temelini
a Öğrencilerin zaman, mekân, şahıs ve olay unsurlarını belirlemeleri, hikâyenin serim, düğüm ve çözüm bölümlerinde anlatacaklarının taslağını oluşturmaları sağlanır. T.6.4.4. Yazma stratejilerini uygular.
cash. Şimdi ki yazımızda değineceğimiz konulardan biri olan gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatı olan hikaye hakkında bilgi vereceğiz. Peki hikaye nedir, hikaye özellikleri hakkında sizlere en ayrıntılı bilgileri vermek adına sizlere bu yazıyı hazırladık. Yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayların bir yazar tarafından okuyucuda heyecan, zevk uyandıracak şekilde kısaca anlatıldığı edebi metinlere hikaye ya da öykü denilmektedir. Ola çevresinde oluşan edebi metinlerden birisi olan hikayeler, sade bir olay örgüsüne dayanmakla beraber genellikle tek mekanda az sayıda kişiye yer verir ve özlü bir anlatım barındırır. Olayları kısa bir şekilde ele almasıyla birlikte öykülerin genellikle birkaç sayfadan oluştuğu söylenebilir. Hikayeler uzun bir süre romanın bir parçası olarak değerlendirildi. Özellikle Tanzimat Dönemi’nin ilk yıllarına kadar herhangi bir olayı anlatan tüm eserlere hikaye adı verildi ancak roman kavramı bizde kullanılmaya başlanınca hikaye farklı bir tür olarak adlandırılmaya başlandı. Her ne kadar hikaye, romanla benzer özellikler gösterse de günümüzde hikayeler farklı bir edebi tür olarak değerlendirilmektedir. Dünya edebiyatında ilk hikaye örneği olarak kabul edilen eser 14. yüzyılda İtalyan yazar Giovanni Boccaccio’nun yazdığı Decameron adlı hikayedir. Edebiyatımızda ise ilk hikaye örneği Ahmet Mithat Efendi’nin yazdığı Letaif-i Rivayet’tir. Hikaye Özellikleri Nelerdir? 1. Hikaye yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları anlatır. 2. Romanlara göre olaylar çok daha kısa anlatılır. 3. Hikayelerin olay ve durum olmak üzere iki ayrı türü vardır. 4. İlk hikaye örneği Boccaccio’nun Decameron adlı eseridir. 5. Türk edebiyatındaki ilk hikaye kitabı ise Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat’idir. 6. Hikayeler dört yapı unsurundan oluşmaktadır olay, kişi, zaman ve mekan. 7. Romana göre kişi sayısı daha azdır. 8. Hikayede plan şu şekildedir serim, düğüm ve çözüm. Hikaye Yapı Unsurları Nelerdir? a Kişiler Hikâyede yer alan olaylar, genellikle merkezde yer alan kişilerin çevresinde gelişir. Hikâyede kişiler, olay örgüsünde üstlendikleri işlevlere göre önemli hâle gelirler. Kişiler, olay örgüsü içindeki tutum ve davranışları ile bireysel veya toplumsal bazı değerleri temsil eder. Kişileri ve onların olaylar içinde kazandıkları özellikleri belirlemek hikâyeyi anlamakta önemli bir aşamadır. b Olay örgüsü Olaylar, gündelik hayatta her zaman yaşanabilecek gerçek durumlardır. Olay örgüsü ise kurgusal olayların edebî metinde sıralanışı ile oluşan bir düzenlemedir. Bu bakımdan olay örgüsü, edebî metinlerin kurmaca dünyasının önemli bir parçasıdır. c Mekân Hikâyede olayın oluştuğu, geliştiği çevre veya yere “mekân” adı verilir. Edebî metinlerde mekân, genellikle kişilerin psikolojik özelliklerini ortaya çıkarmanın bir aracı olarak kullanılır. ç Zaman Hikâyede olayların yaşandığı; an, saat, gün, mevsim veya yıl gibi ifadeler metnin zaman çerçevesini oluşturur. Hikâyedeki olayların kendine özgü bir zaman çerçevesi vardır ve tercih edilen zaman olayların akışını doğrudan etkiler. Hikâyelerdeki olaylar genellikle çok uzun zaman dilimlerine yayılmaz. Özellikle kısa hikâyede olaylar çok kısa zaman dilimlerinde oluşur ve tamamlanır. d Anlatıcı ve Bakış Açısı Hikâyede, olay veya durumları aktaran, anlatan kurmaca kişilik “anlatıcı” olarak adlandırılır. Anlatıcı, yazarın dışında yer alan ve yalnızca o hikâyeye özgü olarak kurgulanan bir kişiliktir. Anlatıcının, aktardığı olayla ilgili ayrıntılara hâkimiyeti ve ayrıntıları aktarma biçimi “bakış açısı” olarak ifade edilir. Bakış açısı, metinde seçilen anlatıcıya göre değişir. Hikâye ve romanlarda üç farklı anlatıcı ve onlarla birlikte gelişen üç bakış açısı vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir Performans/Proje Ödevleri; Aspirin Laboratuvarda Nasıl Yapılır, Aspirin Nedir? İdrarda Şeker Tayini Nasıl Anlaşılır, Şeker Tayini Nedir? Tarımda Kullanılan Hormonlar Nelerdir? Etki, Fayda ve Zararları Hakkında Bilgiler Sigara Dumanında Hangi Gazlar Vardır, İnsan Sağlığına Etkileri Nelerdir? Ağır Metal Nedir, Ağır Metallerin İnsan Sağlığı Üzerinde Etkileri Nelerdir?
2. ÜNİTE HİKÂYE ÖYKÜ Ünite Konuları A- 1923-1940 Cumhuriyet Dönemi Hikâyesi B- 1940-1960 Cumhuriyet Dönemi Hikâyesi - Toplumcu-Gerçekçi Hikâyeler - Bireyin İç Dünyasını Ele Alan Hikâyeler - Milli-Dini Duyarlılıkları Yansıtan Hikâyeler - Modernist Hikâyeler C- Hikayelerde Anlatım Teknikleri HİKÂYE ÖYKÜ Hikâye, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayları veya durumları ilgi çekici bir biçimde anlatan kısa yazılardır. Hikâye, insan yaşamının bir bölümünü yer ve zaman kavramına bağlayarak ele alan düzyazı türüdür. Bir hikâyede olay ya da durum söz konusu olmalı; kişilere bağlanmalı, olay ya da durumun ortaya konduğu yer ve zaman belirtilmeli; bunlar sürükleyici ve etkileyici bir anlatımla ortaya konmalıdır. Not Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Hikâyenin yapı unsurları Olay örgüsü, kişiler, mekan ve zaman… Hikâyede Plan Serim, düğüm, çözüm HİKÂYENİN UNSURLARI 1- Olay Olay, anlatmaya bağlı edebî metinlerin en önemli öğesidir. Edebî metinlerde anlatılan olaylarla gerçek hayatta bire bir karşılaşmak mümkün değildir. Çünkü anlatılanlar kurgulanmış olaylardan ibarettir. Edebî metinlerdeki gerçekliğin doğal gerçeklikten farkı, "kurmaca bir gerçeklik" olmasıdır. 2- Kişiler Öyküdeki olayları ya da durumları kişi veya kişiler yaşar. Öyküde kişi sayısı azdır. Öyküdeki kişilerin fiziksel ve ruhsal durumları uzun uzun anlatılmaz; sadece olayla ilgili belirgin yönleri verilir. Öykü kişileri yalnızca insanlar arasından seçilmez. Canlı, cansız bütün varlıklar öykünün kişisi olabilir. 3- Zaman Olayların başlaması, gelişmesi, son bulması belli bir zamanda olur. Bazı öykülerde zaman verilmez, sezdirilir. Öykücü zamanı bir düzen içinde vermeyebilir. Olayın veya durumun son bulmasından başlayarak olayın başlama noktasına doğru gelinebilir. 4- Mekan Yer Öykülerde olay veya durum belli bir yerde geçer. Çevre, uzun betimlemelerle verilmez; öyküyü ilgilendiren yönüyle verilir. Olay veya duruma bağlı olarak öyküdeki yer değişse de çevre betimlemesi kısa tutulur. 5- Çatışma Hikâyede olay iki zıt gücün mücadelesi şeklinde ortaya çıkar. Bu mücadele kişiler arasında olabileceği gibi, aynı kişide de toplanabilir. Bu durumda çatışma daha çok kişinin kendi içinde olur. Yani psikolojik bir özellik gösterir. Hikayelerde çoğunlukla bir çatışma söz konusudur. Hemen her hikâye bir çatışma yani bir problem üzerine kuruludur. Örneğin bir hikâyede cinayetten söz ediliyorsa cinayeti kimin işlediği, amacı, çevresindekilere karşı tavrı ya da vicdanıyla mücadelesi bir çatışma halinde verilir. Çatışma, hikayedeki kişi ya da kişilerin çevresiyle olabildiği gibi kendi iç dünyasında da olabilir. Hikâye kişilerinin çevresiyle olan çatışmasına dış çatışma, kendi iç dünyası, vicdanıyla olan çatışmasına ise iç çatışma adı verilir. 6- Dil ve Anlatım Öyküde akıcılığı sağlayan dildir. Bu da yazarın dili kullanma yeteneğine bağlıdır. Dilin kullanımı yazardan yazara değişir; çünkü her yazarın üslûbu farklıdır. Öykü, ya birinci tekil kişinin ağzından ya da üçüncü tekil kişinin ağzından anlatılır. Öyküde bütünlüğü sağlayan öğelerden biri de dil ve anlatımdır. Not Bir öykü yazarının dil ve anlatım özellikleri belirlenirken cümle yapıları, kelime kadrosu, akıcılık, nesnellik, öznellik, duygusallık, coşkunluk gibi hususları dikkate almak gerekir. 7- Anlatıcı Anlatıcı, edebî metinlerde anlatıcı, kurmacanın sınırları içinde varlığından söz edilen kişidir. Anlatıcı, yazar ile kurmaca metin arasındaki kişidir. Üç çeşit anlatıcının bakış açısı vardır a Kahraman Anlatıcı Bakış Açısı Bu bakış açısında anlatıcı, eserin kişilerinden biridir. b Gözlemci Anlatıcı Bakış Açısı Gözlemci anlatıcı olayların akışını etkilemez, yalnızca bir aktarıcıdır. Amacı okuyucunun anlatılanları daha iyi anlamasını sağlamaktır. c İlahi Anlatıcı Bakış Açısı Anlatıcının her şeyi bilip her şeye hâkim olduğu bakış açısıdır. Anlatıcı, kahramanların zihinlerine ve iç dünyalarına girer. HİKÂYELERDE KULLANILAN ANLATIM TEKNİKLERİ 1- Anlatım Tekniği Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır. Örnek Mahalle kahvesinin önündeki setin üstü sanki ufak bir bahçecikti. Ortada küçük bir havuz, içinde gazoz şişeleri, etrafında biraz çimen, kınar çiçekleri. Kapının sağ tarafında bazısı giyimli, birtakım da gecelik entarileri, şam hırkaları iler dört beş kişi İstanbul'un son zelzesinden konuşuyorlardı. Memduh Şevket Esendal-Pazarlık Hikayesi 2- Gösterme sahneleme Tekniği Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Anlatıcı okuyucuyla eser arasına girmez. Okuyucunun dikkati eser üzerinde yoğunlaşır. Örnek Faik Efendi kaşlarını kaldırıp düşündü. Dinleyenler gülümsediler. İmamın oğlu Rıza dedi ki "Faik Bey ağzın kızdı da ölçüyü kaçırdın" Memduh Şevket Esendal-Pazarlık Hikayesi 3- Özetleme Tekniği Daha çok eski klasik eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi özetleyerek anlatması esastır. Çağdaş romancılar bu ışı "bilinç akımı"," veya " iç monolog" tekniklerinden yararlanarak yaparlar. Örnek "Ali Rıza Bey, Babıali yetişmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştı." Reşat Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü 4- Tasvir Betimleme Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların niteliklerini, bu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir. Örnek Büyük kubbeli serin divan, bugün daha sakin, daha gölgeliydi. Pencerelerinden süzülen mavi, mor, sincap rengi bahar aydınlığı, çinilerinin yeşil derinliklerinde birikiyor, koyulaşıyordu. Yüksek ipek şiltelere diz çökmüş yorgun vezirler, önlerindeki halının renkli nakışlarına bakıyorlar, uzun beyaz sakalını zayıf eliyle tutan yaşlı sadrazamın sönük gözleri, çok uzak, çok karanlık şeyler düşünüyor gibi, var olmayan noktalara dalıyordu. Ömer Seyfettin-Pembe İncili Kaftan 5- Portre Kişilerin dış görünüşlerini fiziksel ve karakterlerini ruhsal durum tanıtan betimlemedir. Kişi betimlemelerine portre denir. Portre; fiziksel portre ve ruhsal portre olarak ikiye ayrılır. a. Fiziksel portre Kişilerin dış görünüşlerinin anlatıldığı betimlemedir. Betimlemede kişiyi, diğer kişilerden ayıran fiziksel özellikler belirtilir. Portresi çizilen kişi hakkında özel görüş ve izlenimler de verilebilir. b. Ruhsal portre Kişilerin karakter özelliklerinin anlatıldığı betimlemedir. 6- Bilinç Akışı Kişilerin duygu ve düşüncelerini, herhangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan doğruya okuyucuya aktarmaktan ibarettir. Aynı zamanda insanların tanıtılmasında da kullanılan bu teknikte yazar, okuyucuyu kahramanın iç dünyası ile baş başa bırakmayı hedefler. 7. İç monolog Kahramanın iç dünyasında kendisini muhatap alarak konuşmasıdır. 8. İç çözümleme İç çözümleme anlatı türleri içerisinde kahramanların iç dünyası, duygu, düşünce ve hayallerinin ifade edildiği bir anlatım tekniğidir. Bu çözümleme tekniği bilinç akışı tekniğiyle karıştırılabilmektedir. Bu teknik roman sanatında çokça kullanılır. Örnek “Eve gitse, biliyordu, gece yarısına dek başka bir şey yapamadan, yukarıdakilerin patırtısına sövecekti… Bol gürültülü, bol dumanlı meyhanelerden birine girdi. Tezgâhın önünde bir boş yer bulup oturdu. Yaklaşan garsona, - Şarap, dedi. Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi eğildi. Sanki ötekiler duyacak diye korkuyordu.” Yusuf Atılgan-Aylak Adam 9- Diyalog Öykü kişilerinin karşılıklı konuşmalarına dayanır ve sıkça kullanılan bir anlatım tarzıdır. 10- Geriye Dönüş Bir eserde olayların zaman sırasını bozarak geçmiş bir zamana ya da olaya dönme yoludur. NOT Bunlardan başka ayrıca leitmotif, montaj, fotoğraf kamera, mektup, günlük, otobiyografi vb. anlatım teknikleri vardır. HİKÂYE TÜRLERİ Durum Kesit Hikayesi • Bir olayı değil günlük yaşamın herhangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz • Belli bir sonucu da yoktur. • Merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere yer verilir; fikre önem verilmez, kişiler kendi doğal ortamlarında hissettirilir. • Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır. • Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Tarzı Hikaye” de denir. • Bizdeki en güçlü temsilcileri Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra’dır. Olay öyküsü “Maupassant tarzı öykü” • Bu tarz öykülere “klasik vak’a öyküsü” de denir. • Bu tür öykülerde olaylar zinciri, kişi, zaman, yer öğesine bağlıdır. • Olaylar serim, düğüm, çözüm sırasına uygun olarak anlatılır. • Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir, düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm bölümünde giderilir. • Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant Guy dö Mopasan tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Maupassant tarzı öykü” de denir. • Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Talip Apaydın da olay türü öykücülüğünün temsilcileri arasındadır. OLAY VE DURUM HİKAYESİ FARKLARI Olay Hikâyesi Serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşan düzenli bir planı vardır. Olay ağırlıklıdır. Merak ögesi canlı tutulmuştur. Hikâye beklenmedik bir sonla bitirilmiştir. Durum Hikâyesi Serim, düğüm, çözüm planına uyulmamıştır. Durum ağırlıklıdır. Merak ögesi ön plana çıkarılmamıştır. Hikâyede bitmemişlik duygusu söz konusudur. HİKAYE TÜRÜNÜN GELİŞİMİ Dünya edebiyatında hikâye türünün ilk örneği, İtalyan yazar Boccaccio’nun Bokaçyo Decameron Hikâyeleri Hikâyeleri Dekameron kabul edilir. 18. yüzyılda Voltaire Volter, hikâye türünde eserler vermiştir. 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımlarının etkisiyle de Batı’da hikâye türü karakteristik özelliklerine ulaşmıştır. Alphonse Daudet Alfons Dode, Guy de Maupassant Giy di Mupason gibi sanatçılar bu türde eser veren sanatçılardır. Guy de Maupassant klasik hikâye türünün temsilcisidir. Rus yazar Anton Pavloviç Çehov Anton Pavloviç Çehov ise durum hikâyesinin temsilcisidir. Edebiyatımızda destan, masal, halk hikâyesi, meddah hikâyeleri, mesneviler hikâyeciliğimizin ilk örnekleri olarak verilebilir. Batılı tarzda ilk hikâye örnekleri edebiyatımızda Tanzimat Dönemi’nden itibaren verilmeye başlanmıştır. Tanzimat’tan sonra Edebiyatıcedide Dönemi’nde de tekniğin güçlü olduğu hikâyeler yazılmıştır. Millî Edebiyat Dönemi’nde ise sanatçılar millî kaynaklara yönelmişler; millî tarihi, Anadolu’nun sosyal hayatından konuları hikâyelerde ele almışlardır. KISACA TÜRK EDEBİYATINDA HİKAYE Hikâye, Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde Batı’dan girmiş ve bu türün ilk örnekleri bu dönemde yazılmaya başlanmıştır. Edebiyatımızdaki ilk yerli hikâye örnekleri Ahmet Mithat Efendi’nin yazdığı Letâif-i Rivâyât ve Kıssadan Hisse’dir. 1870 Batılı anlamda ilk hikâye Sami Paşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseridir. Türk edebiyatında Ömer Seyfettin Maupassant Mupason tarzı hikâyenin, Sait Faik Abasıyanık da Çehov tarzı hikâyenin öncüsü kabul edilir CUMHURİYET DÖNEMİ HİKAYELERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ Milli Edebiyat’la başlayan halka inme, Anadolu’yu tanıma çabası bu dönemin edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat İstanbul’un sınırlarını tamamen aşmıştır. Gözlemci ve gerçekçi bir anlayışla eser verilmiştir. Konular ülkemizin ve insanımızın somut koşullarından çıkarılmıştır. İnsanımızın gerçeklerine eğilme esastır. Olayların yaşandığı çevre oldukça genişlemiştir. Süssüz, anlaşılır, akıcı bir dil kullanılmıştır. Anadolu ve Anadolu halkı, maziyle hesaplaşma, işçi-işveren ilişkileri, bireyin iç dünyası, yoksulluk vb. temalar işlenmiştir 1946-1980 arası dönemde bu temalara yenileri de eklenmiştir. 1923 - 1940 YILLARI CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır. Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır. Hikâye bu dönemde bağımsız bir tür olarak görülmüş, olay hikâyesi tarzında hikâyelerin yanında Memduh Şevket Esendal’la başlayan ve Sait Faik Abasıyanık’la devam eden durum hikâyeleri yazılmaya başlanmıştır. Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Reşat Nuri Güntekin gibi Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarının roman yazarları, hikâye türünde de eserler yazmışlardır. Ancak dönemin ilk yıllarında hikâye türüne daha çok ağırlık veren yazar, Reşat Nuri Güntekin’dir. Reşat Nuri’yi izleyerek ilk hikâye kitaplarını 1923 - 1940 yıllarında yayımlayan yazarlar Kenan Hulusi Koray, Sadri Ertem, Sabahattin Ali ve Sait Faik Abasıyanık’tır. Bu dönemde sanatın toplum üzerinde bir işlevinin olması gerektiği düşüncesi egemen olmaya başlamıştır. Bu anlayışla da hikâyeler yazılmaya başlanmıştır. Bu dönemde hikaye yazarları ve eserleri Reşat Nuri Güntekin’in Leyla ile Mecnun; Fahri Celalettin Göktulga’nın Telak-ı Selase; Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten Sahura; Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler; Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır; Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Pazarlık; Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon; Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserleri tanınmış hikâye örneklerindendir. 1940 - 1960 YILLARI CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE 1940 - 1960 yılları Cumhuriyet Dönemi’nde ele alınan konuların çeşitliliği artmış, daha çok gözleme dayanan gerçekçi hikâyeler yazılmıştır. Anadolu’ya, halkın yaşamına ağırlık verilmeye başlanmıştır. Bu dönemin hikâyelerinde “millî–dinî duyarlılık”, “toplumcu–gerçekçi anlayış” ve “bireyin iç dünyasını esas alan anlayış” gibi bazı eğilimler görülmektedir. 1940’lı yıllarda Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun durumu, İkinci Dünya Savaşı sonrası toplumsal sorunlar hikâyelerde işlenmiştir. Bu dönemde Aka Gündüz, Bahaeddin Özkişi gibi sanatçılar millî–dinî duyarlılığı yansıtan hikâyeler yazmışlardır. Millî–dinî duyarlılığı yansıtan eğilimdeki yazarlar hikâyelerde Millî Mücadele, Doğu–Batı çatışması, ahlaki bozukluklar gibi konuları ele almışlardır. 1950’li ve 1960’lı yıllarda daha çok yazar ve eser ortaya çıkmıştır. Memur, işçi, köylü, kasabalı ve şehirlerin kenar mahallelerindeki insanların sorunları toplumcu–gerçekçi yönelimle hikâyelerde işlenmiştir. Sadri Ertem, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Samim Kocagöz, Talip Apaydın gibi yazarlar bu yönelime bağlı eserler vermişlerdir. Sonraki zaman dilimlerinde insanın yaşam kavgası, kadının toplumdaki yeri ve çocuklar önem kazanmaya başlamış; Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Sabahattin Kudret Aksal gibi yazarlar bireyin iç dünyasını esas alan anlayışla insan gerçekliğini psikolojik yönüyle yansıtan hikâyeler yazmışlardır. Devamı için tıklayınız.... 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları 2. Ünite Hikaye, Öykü, Unsurları, Anlatım Teknikleri, Türleri Oleh
Gerçek veya tasarlanmış bir olayın söz veya yazı ile anlatımına hikâye etme tahkiye denir. Roman; hikâye, hatırat, seyahat gezi, biyografi ve otobiyografi gibi edebî türlerde temel anlatım biçimi olarak kullanılan “hikâye etme” üç ana unsur üzerine kurulmuştur A. Olay hadise a Giriş serim b Gelişme düğüm c Sonuç çözüm B. Kişiler C. Yer ve zaman A. Olay Genellikle, söylemek istediklerimizi bir olaya bağlayarak anlatır; bu olayın meydana geliş sebebini, oluşmasını ve sonucunu, bir plân içerisinde hi kâye ederiz. Hikâye etmede olaylar üç bölüm içinde gelişir a Giriş serim Hikâyemizde olayın ortaya konduğu, yani yazının başlangıç, giriş bölümüdür. Anlatılmak istenen olay, olayın geçtiği yer ve zaman ile kişiler genellikle bu bölümde tanıtılır. “Giriş bölümü “gelişme” blümüne göre kısa “sonuç” bölümüne göre uzun olur. b Gelişme düğüm Ortaya konulan olayın açıldığı, okuyucuyu meraklandıracak şekilde geliştirildiği bölümdür. Bu bölümde okuyucunun merakı artar, sonucun ne olacağı üzerine düşünmeye başlar. İşte, okuyucunun merakının en yoğun olduğu bu bölümdür ve uyanan merakın eser bitinceye kadar sürdürülmesi yazar için oldukça önemlidir. c Sonuç çözüm Hikâyedeki olay veya olayların düğümlerinin çözüldüğü, merak edilen konulaın ortadan kalktığı, bütün soruların cevaplandırıldığı bölümdür. “Sonuç” da “giriş” gibi kısa ve öz olur B. Kişiler Hikâyede anlatılan olaylar genellikle kişi veya kişilerin başından geçer. Nasıl ki olay tasarlanmış olabilirse, kişi veya kişiler de tasarlanmış olabilirler. Ancak, bu kişi veya kişiler gerçeğe uygun olmalıdır. Hikâyede yaşatılan kişiler, en ince hatlarına kadar, bütün nitelikleriyle okuycunun zihninde canlandırabilecek şekilde tanıtılmalıdır. Bu tanıtmayı yapacak olan yazar veya konuşmacı kişilerin tasvirlerini yaptığı gibi, fizik ve ruhî portrelerini de çizer. Bu çizgiyi tamamlarken, kahramanların davranışları ile konuşmalarından da yararlanır. Gerektiğinde, olay içinde kişiler karşılıklı konuşturulur. “Diyalog” adı verilen bu konuşmaların da tabiî ve inandıncı olması gerekir. Çünkü, anlatımı tamamlayan bu karışıklı konuşmalardır. Kişileri konuştururken onlann sosyal ve kültürel durumları, yaşadıklan bölgenin ağız özellikleri Karadeniz, Doğu Anadolu, Azerî vb. ağız özellikleri dikkate alınmalıdır. Böylece, anlatıma canlılık ve akıcılık kazandırılmış olur. C. Yer ve zaman Hikâyenin kahramanı kişi veya kişiler etrafında dönen olaylar, belirli yer veya yerlerde ve belirli zaman veya zaman dilimleri içerisinde geçer. Anlatan kişi yazar, olayı hikâye ederken, zaman mefhumunu çok iyi kullanmalı, olayın akışını engellemeyecekn şekilde, ifade etmelidir. Hikâye etmede bir olay üç şekilde anlatılır 1 Olay, kendi başından geçmiş gibi anlatılır. Kişi “ben“dir. 2 Olay, üçüncü bir kişinin başından geçmiş gibi anlatılır. Kişi “O” dur. 3 Olay, başkasından duyulmuş gibi anlatılır. Bu konuda “planlı bir hikaye örneği” sayfasına da bakabilirsiniz. » “Kompozisyon“ sayfasına dön! Yorum Yap! Yazı Ayrıntıları... Yazdır! Bu Yazıyı Paylaşın!
11. Sınıf Hikaye Konu Anlatımı HİKÂYE / HİKAYENİN TANIMI VE UNSURLARI Hikaye, sözlükte bir olayın, sözlü veya yazılı olarak aktarılması biçiminde ifade edilir. Hikâye, ilk edebî eserlerden olan destanla birlikte doğmuş fakat günümüze kadar önemli değişimler göstererek günümüze kadar gelmiştir. Hikâyenin modern anlamda edebî eser türü hâline gelmesi 19. yüzyıldaki yazarların metinleri ile mümkün hâle gelmiştir. İçindekilerHikayenin Genel ÖzellikleriHikaye TürleriDurum Hikayesi Çehov Tarzı Hikayenin Genel Özellikleri Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olay ve durumları kişi, yer, zaman ögeleri kullanılarak anlatılan kısa yazılara “hikaye” denir. Hikayede amaç duygu ve hayalleri yansıtmaktır. Hikaye, yaşanmış ya da yaşanma ihtimali olan olayları, durumları ilgi çekici biçimde anlatan olay çevresinde gelişen bir türdür. Her hikayede belli bir olay, olayı yaşayan kişi ya da kişiler kahraman, olayın geçtiği mekan yer, olayın gerçekleştiği zaman gibi unsurlar bulunur. Her hikaye mutlaka bir olay ya da duruma dayanır. Kişilerin hayatlarının belli ve kısa bir anı anlatılır, ayrıntılara girilmez. Olaylar, ya birinci ya da üçüncü kişi ağzıyla anlatılır. Hikaye romana göre daha kısa bir edebi türdür. Bu nedenle karakterler, yer, zaman sınırlıdır. Bilinç akışı, iç konuşma, iç çözümleme gibi anlatım teknikleri kullanılır. Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebi kimlik kazandıran İtalyan yazar Boccacio’dur. XVI. Yüzyılda yazdığı “Decameron” adlı eseriyle ilk öykü örneğini vermiştir. XVIII. yüzyılda Voltaire öykü türünde ürünler verir. Rönesans’ın etkisiyle de XIX. yüzyıl edebiyatının en yaygın türü olmuştur. Edebiyatımızda, “Dede Korkut Hikâyeleri”, “destanlar” ve “halk masalları”nı saymazsak, Avrupai tarzda ilk hikâyeler, Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde görülür. Türk öykücülüğünü yetkinliğe kavuşturan yazar, Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Batı tarzı öykünün ilk olgun örneklerini verenler Servet-i Fünuncular olmuştur. Hikâye, edebiyatımızda bağımsız bir tür olma özelliğini Milli Edebiyat Döneminde Ömer Seyfettin’le kazanmıştır. Edebiyatımızda “Hikâye” ile ilgili ilkler *İlk hikâye denemesi Müsameretname / Emin Nihat *İlk batılı anlamda hikâye denemesi Küçük Şeyler / Samipaşazade Sezai *İlk hikâye kitabı Letaif-i Rivayat / Ahmet Mithat Efendi *İlk kez Anadolu’yu hikâyede gerçek anlamda işleyen Refik Halit Karay *İlk konuşma diliyle yazan hikâyeci Ömer Seyfettin *Kölelik konusunu ele alan ilk eser hikâye Esaret / Ahmet Mithat Efendi Hikaye Türleri Olay Hikayesi Maupassant Tarzı • Bu tarz öykü tipine klasik vaka öyküsü adı verilir.• Bu tür öykü tarzında olaylar zinciri, kişi, zaman ve yer ögesine bağlı olarak ilerler.• Olaylar gidiş yönüne göre serim, düğüm, çözüm şekline uygun olarak anlatılır.• Olay, zamana göre mantıklı şekilde sıralama ile verilir, düğüm bölümünde ise oluşan merak, çözüm bölümünde ortadan kalkar.• Bu teknik ise Fransız sanatçı Guy de Maupassant tarafından geliştirilmiş bir tür olduğu için bu tür şekline Maupassant öyküsü de denir.• Türk edebiyatındaki bu tip eserlerin ve öykücülüğün en büyük temsilcisi olan Ömer Seyfettin’dir. Bizde Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Samim Kocagöz, Talip Apaydın da gibi yazarlar da olay türü öykü tarzının temsilcileri arasındadır. ÖRNEK METİN Alacakaranlık içinde sivri, siyah bir kayanın belli belirsiz hayali gibi yükselen Şalgo Burcu uyanıktı. Vakit vakit inlettiği trampete, boru seslerini akşamın hafif rüzgârı derin bir uğultu halinde her tarafa yayıyor… Kederli bağırışmalarıyla ölümü hatırlatan küfürbaz karga sürüleri, bulutlu havanın donuk hüznünü daha beter artırıyordu. Mor dağlar gittikçe koyulaşıyor, gittikçe kararıyordu. Yamaçlardaki dağınık gölgeler, kuşsuz ormanlar, hıçkıran dereler, kaçan yollar, ıssız korular, sanki korkunç bir fırtınanın gürlemesini bekliyorlardı. Burcun tepesinde beyazlı siyahlı bir bayrak, can çekişen bir kartal ıstırabıyla, kıvranıyordu. İki bin kişilik muhasara ordusunun çadırları, kaleye giden geniş yolun sağındaki büyük dişbudak ağaçlarının etrafına kurulmuştu. Yerlere kazıklanmış kır atlar, yabancı kokular duyuyor gibi, sık sık başlarını kaldırarak kişniyorlar, tırnaklarıyla kazmaya çalıştıkları toprakların nemli çimenlerini otluyorlardı. Kütük Ömer Seyfettin Durum Hikayesi Çehov Tarzı • Bir olayı günlük yaşamdaki herhangi bir kesitini ele alıp anlatılan öykülerdir.• Burada serim, düğüm ve çözüm planına uyulmaz. Belli durumun sonucu da yoktur.• Durum öyküsünde merak, heyecan, duygu ve hayallere yer verilir; fikre asla önem verilmez, kişiler kendini doğal ortamında hisseder.• Bu hikayede olayların ve durumların akış yönü okuyucunun hayal gücüne doğru bırakılır.• Bu hikaye türünün dünya edebiyatında ilk kurucusu Rus asıllı yazar, Anton Çehov olduğu için Çehov Tarzı Hikâye de denilmektedir.• Biz edebiyatımızda bulunan temsilcileri ise Sait Faik Abasıyanık, Tarık Buğra ve Memduh Şevket Esendal. ÖRNEK METİN Köyün civarını, çiçek açmış şeftalilerin dibinde derileri pul pul çobanlarla dinlenerek, ekseriya, bahar güneşine sarılıp yürüyerek türkü söyleyen ufacık çobana-Karnım aç, yavru? kumlu köy ekmeği ve suyu seli kaçmış Mihaliç peyniri çıkarıp verdi. Pınar buldum, su akşama doğru ancak varabildim. Meydandan geçerken ağalar el Efendi, çayımızı içmen mi?-İçeriz be ağa? ufak iskemleye çöktük. Ağalar-Eee?Yoruldun zaar. Koca cumayı dağda bayırda ne diye geçirirsin anlamayız. Sizin sırrınıza akıl ermez ki. Biz eski zaman insanı ne anlarız yenilerin keyfinden, eğlencesinden.?-Ağalar be, siz her gün dağda bayırdasınız. Ben, çocuklarla şu kümes gibi yerde pinekliyorum. Bir cumayı sizin gibi geçirsem çok mu?? Kıskançlık – Sait Faik Abasıyanık CUMHURİYET DÖNEMİNDE HİKAYE HİKAYEDE ANLATIM TEKNİKLERİ 11. SINIF HİKAYE KONU ANLATIMI PDF İNDİRME İÇİN TIKLAYINIZ HER HAKKI SAKLIDIR. ÇALIŞMA SORULARI ONLİNE TESTLER Edebiyat Konu Anlatımı Pdf – Slayt Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı TYT Konu Anlatımı / TYT Online Testler
Az çok ayrıntıları verilerek anlatılan olay; baştan geçen bir olayı anlatma; belli bir zaman ve yerde az sayıda kişinin başından geçen, gerçeğe uygun birtakım olaylar anlatan ya da birkaç kişinin karakteri çizilen roman türünden kısa yapıt, öykü; aslı olmayan söz.” TDK, Türkçe Sözlük “Olmuş veya olması mümkün olayları yazılı veya sözlü olarak anlatma; bu şekilde anlatılan olay, mesel, kıssa; anlatma, nakletme; olmuş veya olması mümkün olayların anlatılması esasına dayanan edebî tür; boş, gereksiz laf, uydurma.” D. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük Yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı, bir durumu; yer, kişi ve zaman belirterek anlatan kısa yazılara denir. Hikayede, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle romandan kısa olurlar, dar bir zamanı kapsarlar, kişileri romana göre daha azdır, anlatılanları tek ve sınırlıdır ve olayla ilgili yer ve zaman belirtirler. Serim düğüm ve çözüm denilen üç bölümden sürükleyen bir kişi öykünün kahramanı vardır. Hikaye kısalığı ve kurgusuyla masala, kişilerin nitelendirilmesi, eylemin işlenişi ve canlandırılmasıyla da romana yaklaşır. Hikayenin kısalığı yapısal olarak, kişinin niteliğiyle geliştiği eylem arasındaki sıkı bağdan kaynaklanır. Hikayenin çerçevesi, çoğu kez anlatıcının durumunu belirterek çizilir. HİKAYEYİ ROMANDAN AYIRAN ÖZELLİKLER -Kısa oluşu, -Yalın bir olay örgüsüne sahip olması, -Genellikle önemli bir olayı tek ve yoğun bir etki uyandırarak vermesi, -Az sayıda karaktere yer vermesi. HACİMLERİ BAKIMINDAN HİKAYELER 1-Kısa hikayeler 2-Uzun hikayeler *Kısa Hikayeler Kısa öykülerin olay kahramanları sınırlıdır. Birkaç kişiyi geçmez. Olay örgüsü çok kısadır ve etkileyici olmak zorundadır. Tek bir konu üzerinde durulur. *Uzun Hikayeler Öykülerden biraz farklıdırlar. Birkaç bölüm halinde yazılabilirler. Olay kahramanları daha fazla olabilir. Birkaç olayın iç içe geçmesinden oluşabilir. Roman kadar karmaşık değildir, öykü gibi de basit ve kısa değildir. YAZILIŞLARI BAKIMINDAN HİKAYELER 1. Olay hikâyesi Tamamen olay örgüsüne dayalı bir türdür, olay belli bir sonuca ulaşır. Olay hikayelerinde merak öğeleri , ana düğüm , genellikle beklenmedik biçimde çözülür. Hikayedeki ana olay okuyucuyu etkileyecek bir sonuca ulaşır. Klasik olay hikayelerinde ulaşılan bu sonuç sürpriz olmaz. -Dünya edebiyatındaki temsilcisi Guy De Maupassant olduğu için Maupassant tarzı hikaye de denir -Bizde Maupassant tarzı hikâyenin en büyük temsilcileri; Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin’ dir. Örnek metin; 087956′nın Sıfırı, Tarık Buğra 2. Durum hikâyesi Yazarın bir plan yapma zorunluluğu yoktur. Durum hikayelerinde serim , düğüm , çözüm düzeni , olay hikayelerinden farklıdır. Olay hikayelerinde önemli ve öncelikli olan merak öğesi , durum hikayelerinde kişisel ve sosyal yorumlardan , duygu ve hayallerden sonra gelir. Durum hikayelerinde belli bir düşünce güdülmez. Yazar kendi kişiliğini saklar. Durum hikayelerinde hikaye kahramanları tam olarak tanıtılmaz . Kişilerin yaşam koşulları , zaman ve mekana bağlı olarak , doğal anlatım içinde okuyucuya sezdirilir. -Dünya edebiyatındaki en büyük temsilcisi Anton Çehov olduğu için Çehov tarzı hikaye de denir -Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra yerli temsilcileridir. Örnek metin; Otlakçı , Memduh Şevket Esendal HALK HİKAYELERİ Halk hikâyeleri, konularını gerçek hayattaki -genellikle kavuşulamayan- aşklardan alan, hikayeci-âşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere anlatılarak nesilden nesile aktarılan, yer yer masal ve destan özellikleri gösteren , sevgiliye kavuşma yolundaki maceraları anlatan hikayelerdir. Olayların geliştiği bölümler nesir, duyguların yoğun olarak anlatıldığı bölümler nazım şeklindedir. Hikâyelerden bazılarının yaratıcısının serüvende yer alan âşıklar olduğu ileri sürülür. Aşk konusunun işlendiği halk hikayeleri ve kahramanlık konusunun işlendiği halk hikayeleri olarak ikiye ayrılsa da, bir çoğunda aşk ve kahramanlık iç içedir. 1- Aşk Hikayeleri; Derdiyok ile Zülfüsiyah, Leyla ile Mecnun, Emrah ile Selvihan, Kerem ile Aslı, Gül ile Ali Şir, Gül ile Sitemkâr, Tahir ile Zühre , Yusuf ile Züleyha vbg. 2- Kahramanlık Hikayeleri; Köroğlu Kahramanlık Hikayeleri Köroğlu Kolları , Kirmanşah, Beyböyrek, Eşref Bey, Salman Bey, Şah İsmail, Arslan Bey vbg. Fonksiyonu Hikaye türünün en eski örnekleridiler ve destandan modern hikayeye geçişi sağlamışlardır. HİKAYENİN UNSURLARI a- Olay Öykü kahramanının başından geçen olay ya da durumdur. Hikâyede temel öğe veya durumdur. Hikâyeler olay eksenli yazılardır. Hikâyelerde bir asıl olay bulunur. Ancak bazen bu asıl olayı tamamlayan yardımcı olaylara da rastlanabilir. b- Mekan Çevre Hikâyede sınırlı bir çevre vardır. Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tasvir edilir. Olayın anlatımı sırasında verilen ayrıntılar çevre ve yer hakkında okuyucuya ipuçları verir. c- Zaman Hikâye kısa bir zaman diliminde geçer. Hikâyeler geçmiş zamana göre -di anlatılır. Konu, yazarın kendi ağzından veya kahramanın ağzından anlatılır. Özellikle durum öykülerinde zaman açık olarak belirtilmez, sezdirilir. Hatta bu tür öykülerde zaman belli bir düzen içinde de olmayabilir. Olayın ve durumun son bulmasından başlayarak olay ya da durumun başına doğru bir anlatım ortaya konabilir. d- Kişiler Hikâyede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikâyede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Romanda olduğu gibi, kişilerin bütün yönleri verilmez. Bu bakımdan hikâyede kişilerin psikolojik özelliklerine de ayrıntılı olarak girilmez.
serim düğüm çözüm hikaye örnekleri kısa