Adana'da korona virüs hastalarını takip eden Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Ezgi Özyılmaz, korona virüs hastalarının akciğer röntgenlerini incelediğinde akciğerlerinin neredeyse kapalı olduğunu ve şu anda yoğun bakımda solunum cihazına bağlı yaşamlarını sürdürdüklerini söyledi. Fransızmotosikletli grup, koronanın ülkeleri nasıl etkilediğini gezerek görüyor. 09 Ağustos 2021, 14:44. Son Dakika Çin'deki koronavirüs salgını yayılmaya devam ediyor. Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 106'ya çıkarken, şüpheli hasta sayısı 6 bin 973'e yükseldi. Çin Gribinbelirtileri yüksek ateş, solunum sıkıntısı, eklem ve kas ağrılarıdır. Grip üst solunum yolunda kalıp akciğere inmediği için zatürreye neden olmaz. Korona virüs belirtileri ise grip ile aynıdır fakat daha çabuk etki edip daha hızlı akciğere iner ve akciğere indiği için zatürreye neden olur. kaanbubelli: “Ulan tesadüfen birine çarpıp aşık olma olasılığımız bile yok artık evde birine çarpsam net dayak yerim ” Koronanın ilk günleri atılan post cash. Akciğerleri hedef alarak solunum sıkıntısına neden olan koronavirüs ile ilgili Prof. Dr. Ahmet Akgül, yeni tip koronavirüsün Covid-19 kalp yetmezliğine de neden olduğunu söyledi. Abone ol Dünyada etkisini gösteren koronavirüs hızla yayılmaya devam ediyor. Araştırmalar sonucunda akciğerleri hedef alarak solunum sıkıntısına neden olan corona virüsün başka bir organı etkilediği de ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği Kurucu Şefi Prof. Dr. Ahmet Akgül, yeni tip koronavirüsün Covid-19 yalnızca akciğer yetmezliğine değil kalp yetmezliğine de neden olduğunu ifade etti. Hücre zarında kapı bulursa giriyor Prof. Dr. Akgül yaptığı açıklamada, koronavirüsün vücuda girdiği zaman kendini çoğaltmak için hücrelerin içine girmesi gerektiğini, yoksa yaşayamayıp yok olduğunu belirtti. Koronavirüsün hücre içine girmek için hücre zarında bir kapı bulması gerektiğini, bu kapının da Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim 2 ACE2 reseptörü olduğunu aktaran Akgül, bu alıcı olmadığı takdirde hücreyi teğet geçtiğini ve hücrenin temiz kaldığını kaydetti Bu alıcılar hangi hücrelerde bulunuyorsa o hücrelerin hasta olduğuna dikkati çeken Akgül, "Bu alıcılar akciğer, kalp, damarlar ve bağırsaklarda var. O nedenle, koronavirüs akciğeri hasta ettiği gibi kalbi de etkilemektedir." ifadesini kullandı. "Kalp kasının iltihaplanmasına bağlı şikayetler gündemde olacaktır" Prof. Dr. Akgül, şu ana kadar medyada akciğer ile ilgili şikayetlerin üzerinde durulduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu İlerleyen zamanlarda virüsten dolayı kalp kasının iltihaplanmasına bağlı şikayetler gündemde olacaktır. Kovid-19 hastalarının birçoğunda kalp kası harabiyetini gösteren troponin enzimi yükselmektedir. Kalp kasının virüsle etkilenmesine miyokardit denir ve tedavi edilmezse kalp yetmezliğine neden olur. Yani, hastaneye Kovid-19 tanısıyla yatanlar şu anda akciğer tomografisinde düzelme olduğunda evde tedaviye gönderiliyor. Fakat kalpteki durum bazen gözden kaçırılıyor. Oysa biz, troponin yüksek hastalara ekokardiyografi de yapıyoruz. Gerekirse kalp yetmezliği tedavileri de başlıyoruz." Anasayfa Foto Galeriler Sağlık Koronavirüsün akciğerleri nasıl ele geçirdiği adım adım görüntülendi Güney Koreli ve İngiliz bilim insanları koronavirüsün akciğer hücrelerindeki yayılımını gözlemleyebilmek için yapay akciğerler üretti. Yapay organlara koronavirüs enjekte edilerek virüsün akciğerdeki dolaşımı adım adım görüntülendi. Son Güncelleme 28 Aralık 2021 Saat 2043 Cambridge Üniversitesi ve Güney Kore İleri Bilim Enstitüsü’nden araştırmacılar, yeni tip corona virüsün akciğer hücrelerine nasıl saldırdığını anlamak için yapay akciğerler üretti. Bağışlanan organlardan alınan bir kök hücrenin laboratuvar ortamında büyütülmesiyle oluşan yapay organa, ardından floresanla boyanmış yeni tip corona virüs enjekte edildi. AKCİĞERİN TAMAMEN ENFEKTE OLMASI SADECE 6 SAAT SÜRDÜAraştırmacılar, bu şekilde corona virüsün akciğerlerdeki izlediği yolu adım adım görüntüleme olanağı insanları, akciğerin tamamen enfekte olmasının, virüsün enjekte edilmesinden sadece 6 saat sonra meydana geldiğini açıkladı. Aynı zamanda, akciğer hücrelerinin komşu organlardaki hücreleri virüse karşı uyarmak için interferon ürettiği de kaydedildi. 60 SAAT SONRA AKCİĞER DOKUSUNDA BOZULMALAR OLUŞTU48 saat sonra, interferonlar, bağışıklık sisteminin ilk savunma hattını oluşturan doğal bir bağışıklık tepkisini 60 saat sonra ise, akciğer keselerini oluşturan hücrelerinin bir kısmının parçalandığı görüldü. Bununla birlikte, Covid-19 hastalarında enfekte olduktan 3 gün sonra akciğerde doku kaybı yaşanması oldukça nadir görülüyor. Genelde virüsün akciğerlere hasar vermedi 8-10 içinde gerçekleşiyor. Koronanın Nasıl Yayıldığı Duman ve Lazerle Görüntülendi, Maskenin Bir İşe Yaramadığı Ortaya Çıktı Popüler Tarihe Göre Japonya'daki bir üniversitede koronanın nasıl yayıldığı ile ilgili çalışma yapılmış. Araştırmacılar, duman ve lazer tekniklerini kullanarak konuşma yoluyla virüsün nasıl yayıldığını görüntüledi. Ve araştırmacılar, yayılmaya maskenin bile engel olamadığını ifade etmiş. Bugüne kadar korona geçirmeyenlere gerçekten madalya vermek gerek. E ama yani bu şimdi mi araştırılır yav bir yıldır maske takıyorum ciğerim soldu. Geçen evden çıkmadan aldığım nefesle iki saat idare etmek zorunda kaldım ben ya. ☹️ korona die bişi yok yiğenimm Lan ben kaç kere maskesizde nefes alamadığım halde o kadar maske taktım boşuna mıydı yani Tükürdüğümün japonları 1 sene sonra mı yapılır bu Ben nasıl hala korona olmadım o zaman😳😳 Maskenin koruduğu ya da korumadığını umursamıyorum şu an çünkü bazen zar zor nefes alabilen ben 1 yıldır maske takıyorum. Bence Maske korumuyor ve bu zaten biliniyordu ; bunu hayatı tüm dünyada normale döndürmek için şimdi söylüyorlar. ben hala daha koronaya ınanmıyorum madalyami ıstiyorum ozaman ha birde maske takmadığım icin ceza verilmişti neyse kalsin xnxn Zaten işin sonunda bu virüsten kaçış yok diyip her şey normale dönsün amaan diyecekler hissediyorum siz hic evde ölen korona hastası gordunuzmu herkez hastanede ölüyor 1. Korona olduğumu nasıl anlarım?Yüksek ateş 38 derece ve üstü, kuru öksürük, kas ağrısı, halsizlik, burunda tıkanıklık ve burun akıntısı, karın ağrısı, ishal, solunum sıkıntısı varsa koronavirüs kapmış Koronavirüs kaptığımdan şüphelenirsem ne yapmalıyım?Eğer salgının görüldüğü ülkelerden gelen biriyle temasınız yoksa maskenizi takıp sağlık kuruluşuna başvurun. Eğer temasınız varsa 112’yi arayabilirsiniz. Ateş ve öksürük birlikte seyrediyorsa mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmasını OLMAYAN MASKE TAKMASIN3. Maske takmalı mıyım? Maskeler ne kadar koruyucu?Eğer hasta değilseniz hayır. Sağlıklı bireylerin maske takarak gezmesi gereksiz. Sadece öksüren hastaların maske takmasını öneriyoruz. Bir de sağlık personeli takmalı, çünkü onlar da risk altında. Cerrahi maskelerin kullanıldıktan 2-4 saat sonra etkinliği kalmıyor. O yüzden tüm gün tek bir maskeyle gezmek, önleyici olmanın aksine virüs veya mikroplarla teması daha da arttırabilir. CANSIZ YÜZEYDE 9 SAAT KALIYOR 4. Bu virüs sıcakta yaşıyor mu?Yeni koronavirüsün ne yapacağını bilmiyoruz ama diğer koronavirüsler hava 22 derecenin üzerine çıktığında daha az bulaşıcı oluyor ve canlılıklarını yitiriyor. Umudumuz bu yönde ama havaların ısınmasını istememizin bir diğer nedeni insanların kapalı ortamlarda fazla bulunmayacak olmaları. Bu da bulaşma riskini düşürür. Virüs damlacık yoluyla bulaşıyor. Öksürük, hapşırma ile yüzeye yer çekimiyle düşüyorlar. Bu sırada yüzünüze gelebilir ve bulaşabilir. Ya da yüzeye düşen damlacığa dokunulursa bulaşma meydana gelebilir. Virüs 9 saat cansız yüzeylerde DOKUNDUĞUNUZDA...5. Para ve cep telefonları ne derece tehlikeli? Cansız yüzeylerde virüsün kalabildiğinin göz önünde bulundurulması lazım. Bu genel temizlik kuralıdır. Paraya her dokunduğunuzda ellerinizi yıkamalısınız. Cep telefonlarınızı saf su ya da özel telefon temizleyici spreylerle temizleyebilirsiniz. Ama önce mutlaka telefonunuzu kapatın. 6. Klima hastalığın bulaşmasında etken mi?Bunlarla ilgili çok fazla bilgi yok, çünkü daha hastalığı anlamaya çalışıyoruz. Odaların, ortamların iyi havalandırılması çok önemli. Doğal havalandırılmaları her zaman tercih KAÇININ 7. Hastaneler de kalabalık ortam. Hangi durumlarda hastaneye gidilmeli?Acil bir durum olmadıktan sonra, özellikle yaşlı hastaların mecbur değillerse bu ortamlara girmelerini önermiyoruz. 8. Toplu taşımalarda ne yapılmalı?Toplu taşımaların, günde en az bir kere temizlenmesi için karar alındı. Bezin ve elin giremeyeceği yerler için antimikrobiyal solüsyonların buharlı ve yoğun biçimde verilmesine karar verildi. Vatandaşımıza da toplu taşımayı kullandıktan sonra yıkayana kadar, ellerini, yüzlerine ağızlarına götürmemelerini tavsiye ediyoruz. SİGARA İÇENLER RİSK GRUBUNDA9. AVM’ler ve spor salonlarına gidilmesi gerekiyorsa...Bir vaka ile bunu söyleyemeyiz. Sadece temizliğe oralarda da önem verilmeli. Bu dönemde kalabalık ortamlara da fazla girilmemeli. 10. Sigara içmek sorun yaratır mı?Ağır vakaların büyük çoğunluğunda sigara içme söz konusu. Vatandaşlara sigarayı bırakmalarını öneriyoruz. HER İSTEYENE TEST YAPILIYOR MU?11. Korona testi nasıl yapılıyor? Tanı kitlerinde sorun olduğu söylentilerine ne diyorsunuz?Kitlerde sorun yok, çalışıyor. Hasta olanların burun sürüntüleri alınıyor ve onlarda bu koronavirüsün DNA’ları var mı ona bakılıyor. Kit 90 dakikada virüsü tespit ediyor. Öyle küçük kitler değil. Çeşitli sıvı maddelerin içinde duruyor. Pozitif ve negatif kontrolü olan bir kit. Şu anda esas merkez Ankara’da viroloji laboratuvarı, orada yapılıyor. Bu merkez dahilinde sınır kapılarına yakın yerlerde de çalışmaya başladı. Erzurum, İstanbul’da çalışıyor, Adana’da da başlayacak. 12. Her isteyen bu testi yaptırabiliyor mu?Hayır buna sadece hekimler karar veriyor. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün kontrolünde yapılıyor bu testler. 13. Tuzlu su ile gargara ve burun temizliği virüsün bulaşmasına engel olabilir mi?Nezle olduğunuzda izotonik solüsyon ne kadar işe yarıyorsa bunda da aynı. Tuzlu su koronavirüsü öldürür’ diye bir bilgi yok ama kişiyi Hastaya nasıl bir tedavi uygulanıyor?Virüslere karşı etkisi olan bir ilaç veriyoruz. Bu hasta grubunda başka mikropların neden olduğu solunum sorunları olabildiği için antibiyotikler veriyoruz. Bunun dışında bu virüsün hastalığında Çin’de, diğer ülkelerde uygulanmış olan başka antiviral ilaçların da tedaviye eklenmesi söz Bir kişi karantinaya alınmışsa evi nasıl temizlenmeli?Gözlem altında bulunan kişinin evinin, maske takılarak, su, sabun ve çamaşır suyu ile temizlenmesi yeterli GENE FARKLI TEDAVİ OLABİLİR 16. Yoğun bakım ünitelerimiz yeterli mi? Yatak kapasitesi arttırılacak mı?Şu anda tabii ki yeterli, ilerleyen dönemleri de görmemiz lazım. 17. Aşı ve ilaç çalışması ne aşamada?Aşı ile ilgili çok çalışma var. Şu anda insanlarda denenme aşamasına da gelmiş durumda ama tabii ki aşının bulunması ve tüm dünyada kullanıma açılması daha aylar alacaktır. Kovid-19’a özel bir ilaç şu aşamada Çin’de koronavirüse yakalanıp iyileşen bazı kişiler, yeniden hastalığa yakalandılar. Bu durumda geliştirilen aşı işe yaramayabilir mi?Var olan virüs yeniden canlanıyor olabilir. Bunlarla ilgili yeterli klinik çalışma bulunmadığı için bilinmiyor. Virüsün mutasyona uğraması beklediğimiz bir şey bazen bu kötü olmayabilir. TEDAVİDE TÜRK MODELİ MÜMKÜN MÜ?19. Bazı ülkelerin virüse karşı kendilerine özgü bir tedavi yöntemi geliştirebilecekleri söyleniyor. Bizim de bir Türk modeli’miz olabilir mi?Bunu zaman gösterecek. Kaç olgu olduğu, toplumda çok yayılacak mı ona bakmak lazım. Önce izlememiz ve ondan sonra bir model oluşturmamız gerekiyor. Evet genler farklı, kesinlikle tedaviler farklı olabilir, hastalığın seyri farklı olabilir. Vakaların yüzde 85’i hastalığı çok hafif atlatabilir. Sorun olan yaşlı hastalar, kronik hastalığı olanlar, kalp, akciğer sorunu olanlar, organ yetmezliği bulunanlar, kanser tedavisi Virüsün bulaşmaması için temastan kaçınmalı mıyız?İki kişinin 1-2 saniye yan yana durmasıyla hastalık geçmiyor. Virüsü taşıyan kişiyle 1 metreden yakın mesafede 10 dakikadan fazla konuşmak ve aynı odada zaman geçirmek hastalığı bulaştırabilir. Ufuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Nurgül Bekar, AA için kaleme aldı 2019'un Aralık ayında Çin'in Hubey eyaletinin Vuhan kentinden yayılan yeni tip koronavirüs Kovid-19 nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri ABD gibi çok güçlü bir devlet bile büyük kayıplar veriyor. Yaklaşık dört aydır süren kâbusta, bugün artık kriz merkezi ABD ve Avrupa'ya kaymış görünüyor. Bu bağlamda, dünya ekonomisinin en önemli merkezlerinden biri olan Avrupa Birliği AB coğrafyası da büyük bir imtihanla karşı karşıya. Muteber uzmanlar artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı, küresel düzenin radikal bir biçimde değişeceği yönünde yorumlar yapıyor. AB'ye üye ülkelerin, Kovid-19 nedeniyle yaşanan felakette hızlı ve etkin bir kriz mekanizması oluşturamaması, Birliğin geleceğine dair karanlık senaryoların yazılmasına da zemin hazırladı. AB'nin salgın karşısında düşen ilk kalelerinden olan İtalya'da yaşanan 10 binden fazla ölüme karşın AB yöneticilerinin ciddi bir yardım örgütleyememeleri, her devletin kendi başına çözüm bulmaya çalışması, bu durumu tetikleyen en önemli sebep. İtalya'dan sonra İspanya'da ve Fransa'da artan Kovid-19 vakaları ve ölümler moralleri iyice bozdu; AB üyesi ülkelerin kamuoyları da Birliğin dayanışma sergileyememesini, ortak toplumsal ve ekonomik çözümleri uygulamaya koyamamasını keskin bir dille YARDIM MALZEMELERİ, KÜBA, ÇİN ve RUSYA'DAN GELDİ Aralık ayında Çin'de ortaya çıkan virüsün bulaştığı AB üyesi ülkeler -başta İtalya, daha sonra İspanya ve Fransa'nın maruz kaldığı felaketle- tarihinde tanık olmadığı bir kaosla karşılaşarak adeta felç oldu. Almanya'nın da ilk başta çok sıkı tedbirler almaması, Birliğin hızlı bir şekilde tepki verememesinde şüphesiz etkili oldu. Bu krizde yaşanan en büyük sorun virüsün bilinmezliği olmakla birlikte, devletlerin karşılaştığı sorunun büyüklüğünü çok geç algılamış olmaları da kaosa ve karşılıklı suçlamalara yol açtı. İtalya'nın AB kurumlarından istediği yardımlara yanıt bulamaması, üstelik Avrupa Merkez Bankası ECB Başkanı Christine Lagarde'ın virüsten zarar gören ülkelere yardım yapılmayacağını açıklaması, sadece üye ülke liderlerinin değil, kamuoylarının belleğine de travmatik bir şekilde kazıldı. İtalya'ya maske, eldiven ve diğer sağlık ekipmanlarının Çin, Küba ve Rusya'dan gelmesi ise AB'ye karşı tepkilerin daha da büyümesine yol açtı; İtalyan sosyal medya kullanıcıları AB bayrağını yaktıkları görüntüleri paylaştılar. Birlik virüsün İtalya'da ortaya çıkmasından ancak bir buçuk ay sonra, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen başkanlığında yapılan toplantıda, salgına ve salgın sonrasına ilişkin alınacak önlemleri açıklayabildi. 17 Mart 2020'de AB Konseyi, Komisyon'un krizden çıkma önerilerini onayladı. Bu önlemler Birlik üyelerinin daha fazla bütünleşmesini ve ortak çözümler üretmesini gerektiren, hatta zorunlu kılan önlemler. Zira üye ülkelerin sağlık, ekonomi ve güvenliğin sağlanması konularında tek başlarına karar vermeleri durumunda, herkesin kazanabileceğine yönelik inanç, Brüksel'deki AB yöneticileri nezdinde son derece SONUÇ ÇIKMADI Birliğin mevcut küresel kriz karşısında yetersiz ve hantallık derecesinde yavaş kaldığı doğru. 26 Mart 2020'de yapılan AB Devlet Başkanları toplantısında, Kovid-19 krizinin yol açtığı ekonomik sorunlarla başa çıkmak için ortak ve koordineli bir cevap bulunması konusunda anlaşılamadığı da doğru. Özellikle gelir seviyesi daha yüksek üyelerin Birliğin zayıf halkalarını kurtarmaya çok da gönüllü olmadığı ortada. Peki, bu durum Kovid-19 salgını sonrasında, AB bütünleşmesinin sona ermesine yol açacak mı? Bir başka deyişle, AB güçsüzleşerek artık ömrünü tamamlayacak mı? Bu sorulara cevap vermek sadece AB için değil, genel olarak dünya için hiç de kolay görünmüyor. Zira şimdiye kadar bildiğimiz krizlerden farklı olan Kovid-19 salgınında, neredeyse tüm ülkeler en az hasarla ayakta kalma mücadelesi AB DAĞILIR MI? AB yaşadığı bu krizle bir yandan ekonomik olarak, diğer yandan da etik değerler açısından sarsıldı. Ancak salgın sonrası dönemde AB'nin ortadan kaybolacağını söylemek hem çok erken bir saptama olacak hem de AB gelişim sürecini tümden reddetmek anlamına gelecek. Kovid-19 kriziyle karşılaştığı sırada, AB zaten çok önemli birkaç sorunla mücadelesini nasıl yürüteceğine karar vermekle meşguldü Mülteci krizi, neredeyse tüm üye ülkelerde yükselişte olan aşırı sağ akımlar ve 2008 ekonomik krizinin ve bir anlamda onun yol açtığı sonuçlardan biri olan Brexit meselesinin doğuracağı yeni sıkıntılar. İşte tam da bu dönemde, insanlığın vebadan beri karşılaştığı en büyük salgın olan Kovid-19 zamanında yaşananların, Birliğin bütünleşmesini iyice çıkmaza sokması elbette mümkün. Yeni tip koronavirüs karşısında üye ülkelerin ve Brüksel'deki AB yönetiminin tepkisizliği AB'nin varlığına büyük bir tehdit şeklinde algılandı. Ancak tam da bu virüs nedeniyle yaşananlar, AB üyesi ülkelerin tek tek ayakta kalabilmesinin, gerçekleştirecekleri ortak çözümlere bağlı olduğunu da gösterdi. AB'nin ulus-üstü yapısının daha fazla gelişmesi, üye ülkelerin AB yönetimine sorunlarla mücadele için daha fazla kaynak aktarması ihtiyacı, herhalde bundan daha hayati bir şekilde gözler önüne serilemezdi. İtalyan ve İspanyol başbakanlarının AB'yi eleştiren, hatta suçlayan açıklamaları bile, AB'nin krizler ve sorunlar karşısında daha etkin, daha hızlı organize olabilecek bir yapıya kavuşturulmasının önemine işaret ediyor. Kovid-19 krizinde AB'nin tepkisine yönelik eleştiriler yapılırken iki önemli hususu mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor Öncelikle, unutulmamalıdır ki AB hâlâ dünya çapında en önemli ekonomik bütünleşmedir. Bu bütünleşmede, İngiltere dışında kalan 27 ülkenin kolayca çıkıp gidebilmesi Lizbon Antlaşması ile hukuken mümkün olsa da, o kadar kolay değil. Zira bilhassa eski Doğu Avrupa ülkeleri için AB önemli bir kalkınma aracı ve ekonomik birlikten öte, yeniden Rusya'nın etki alanına girmeye karşı, NATO üyeliğiyle birlikte bir kalkandır. Ukrayna'da yaşananlar daha çok tazeyken, adı geçen ülkelerin AB'den rahatça çıkabileceklerini düşünmek çok eksik bir analiz olacaktır. Bu noktada AB'nin birleştirici ve koruyucu gücü hâlâ önem taşıyor. Kovid-19 krizi sonrası dönemde de ekonomi, savunma, güvenlik politikaları ve dış politika açısından kırılgan ülkeler için, bu koruyucu kalkana ihtiyaç devam edecektir. Dolayısıyla AB Kovid-19 krizinden daha fazla ortak çözüm üreterek çıkmak zorunda. Aksi takdirde, bu salgın sonrası değişeceği söylenen küresel düzen, bir kez de AB yüzünden değişebilecektir. AB'DE AŞIRI SĞA YÜKSELİYORBu krizde AB'ye yönelik eleştiri ve analizler yaparken dikkate almamız gereken bir diğer önemli husus ise AB'de aşırı sağın yükselişidir. 2008 ekonomik krizinin üzerine mülteci meselesinin de eklenmesiyle iyice ağırlaşan bu sorun, AB içi güvenliği ve düzeni ciddi anlamda tehlikeye sokuyor. Kovid-19 krizi, aşırı sağın yükselişinin sadece AB içindeki yabancılara ve yabancı kökenli vatandaşlara karşı değil, AB üyesi ülkelerin birbirlerine yönelik tutumlarında da yozlaşmaya neden olduğunu göstermiş, ülkeler bu acil ve hayati sorun karşısında sergilemeleri gereken dayanışma ve işbirliğinde geç kalmışlardır. Aşırı sağ görüşlerin kamuoylarında, dolayısıyla da AB üyesi ülkelerde ve AB Parlamentosu'nda gücünün artmasına karşı eldeki en iyi panzehir, yine AB'nin bu krizden bütünleşmeyi artırarak çıkmasıdır. Bir başka deyişle, Birliğin güçlenmesi tüm üye devletler için kurtarıcı ortak çözümlerin üretilmesini de beraberinde getirecek, bu çerçevede aşırı sağ fikirlerin zayıflatılması da Birliğin güçlenerek bütünleşmesini sürdürmesinde büyük önem arz edecektir."KÜRESELLEŞMENİN SONU", "BÖLGESELLEŞMENİN GÜÇLENMESİ" ANLAMINA GELECEKUluslararası ilişkilerde “küreselleşmenin sonu” değerlendirmeleri, aynı zamanda bölgeselleşmenin güçlenmesine de işaret ediyor. Bu bağlamda AB de kendini siyasi ve ahlaki açılardan yeniden tanımlayarak ve hem içeride hem de dışarıda uluslararası ilişkilerin diğer aktörleriyle ilişkilerinde gerekli dönüşümleri gerçekleştirerek, bu krizden çıkmanın yollarını arayacaktır. Nitekim AB'nin Batı Balkanlarla ilgili son kararını, geçtiğimiz günlerde yaptığı toplantıda, kriz ortamında bile revize edebilmesi ve Kuzey Makedonya ile Arnavutluk'a üyelik yolunda bu kez ciddi bir perspektif sunabilmesi, ilerleme gücüne bir örnek teşkil etti. Çözüm arayışında Kovid-19 krizi süresi uzadıkça AB çok zayıflayabilecektir; fakat tam da bu zayıflıktan kurtulmak için, AB Komisyonu'nun son toplantısında aldığı önlem kararları çerçevesinde, Kovid-19 gibi ölümcül krizler karşısında ortak adımlar atacağı mekanizmalar teşkil etme yoluna gidecektir. Halihazırda birçok AB üyesinin ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir ortamda, kriz sonrası ekonomik problemler artacak ve devletlerin desteğine daha fazla ihtiyaç duyulacaktır. Özellikle orta ve küçük ölçekli işletmeler bundan etkilenirken, popülist söylemlerin AB bütünleşmesini ve dayanışmasını tehdit etmemesini sağlamak, yine AB değerlerini öne çıkarmakla mümkün olabilecektir. Bu bağlamda, AB yönetimi kadar AB üyesi devletler de Kovid-19 salgınının yol açacağı ekonomik kriz beklentisine yönelik olarak, tarihte görülmediği kadar büyük mali yardım paketleri açıklıyorlar. Gerek Brüksel'in gerekse üye ülke başkentlerinin planladığı bu paketler, AB'nin mali ve ekonomik politikalardaki ortaklığını da doğal olarak destekleyecektir. Kuvvetle muhtemeldir ki uzmanların söylediği gibi, Kovid-19 krizinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Fakat ne kadar dönüşüm ve değişim geçirse de, dünya tarihinin en temel aktörlerinden olan Avrupa coğrafyası ve AB eskisi gibi yerinde duracaktır. .

koronanın akciğere indiği nasıl anlaşılır