Simple Past Tense / İngilizce Geçmiş Zaman Was Were. Geçmişte belirli bir zamanda başlamış ve bitmiş durumları anlatırken kullanılan İngilizce zamandır. Simple Past Tense de fiil olup olmayışına göre cümle yapısı değişir. Eğer cümlenin yapısında fiil yoksa to be fiilinin geçmiş zaman hali uygulanır. I was a student. present- genİŞ ve Şİmdİkİ zaman LE PRESENT Şuan devam eden eylemi belirtirmektedir. Türkçe'deki karşılığı ise "Geniş Zaman ve Şimdiki Zaman"dır. İngilizceŞimdiki zaman Present continuou s tense olumlu soru cümlesi. İngilizce Şimdiki zaman cümlesini soru cümlesi haline getirmek için, “to be” fiili cümlenin başına getirilir ve cümlenin sonuna soru işareti konur. İngilizce Şimdiki zaman Present continuous tense olumlu soru cümlesi kalıbı TO BE + ÖZNE + FİİL (-ING) c)Geçmiş ve şimdiki zaman arasında, kesin zamanlar belirtmeksizin, tekrarlanmış olan eylemlerden bahsederken kullanılır. - I have seen that movie four times. (Ben o filmi 4 kez gördüm.) - I have met many new friends since I came here. (Buraya geldiğimden bu yana bir çok yeni arkadaşla tanıştım.) Şimdikizaman olarak bilinir ve Türkçe’de “-yor” şeklinde ifade edilir. Yardımcı fiiller “am, is, are” dir. Örneğin “gel iyor “, “bak ıyor lar”, “gül üyor sun” fiillerinde olduğu gibi şimdi yapılmakta olan olayları Present continuous tense ile ifade ederiz. Aşağıdaki değişken cümleler örnek birer cash. İ N G İ L İ Z C E Z A M A N L A R ve Ö R N E K L E R İ 1 – PRESENT CONTINUOUS TENSE – ŞİMDİKİ ZAMAN POSITIVE + Subject + BE am is are + Verb-ING I am learning English in this site. / Bu sitede ingilizce öğreniyorum. NEGATIVE - Subject + BE NOT am not isn’t aren’t + Verb-ING I am not learning German in this site. / Bu sitede Almanca öğrenmiyorum. QUESTION ? BE am is are + Subject + Verb-ING ? Am I speaking English well? / Ben İngilizceyi güzel konuşuyor muyum? NEGATIVE QUESTION -? BE NOT isn’t aren’t + Subject + Verb-ING ? *Aren’t I speaking English well? / Ben İngilizceyi güzel konuşmuyor muyum? Isn’t he playing tennis at present? / Şu anda o tenis oynamıyor mu? Birinci tekil şahıs I öznesindeki kullanıma dikkat edin. Am not I degil Aren’t I olarak kullanılır. 2 – SIMPLE PRESENT TENSE – GENİŞ ZAMAN Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE + I, you, we, they + verb he,she,it + verbs She writes letters to her aunt. / O halasına mektup yazar. NEGATIVE- I, you, we, they+don’t verb he, she, it +doesn’t Verb I don’t like pork. / Domuz etini sevmem. She doesn’t work on Saturdays. / O cumartesi günleri çalışmaz. QUESTION? Do I, you, we, they + verb ? does he, she, it + Verb ? Do you go out in the evenings? / Akşamları dışarı çıkar mısın? Does it make noise? / O gürültü yapar mı? NEGATIVE QUESTION-? Don’t I, you, we, they + verb? doesn’t he, she, it + verb ? Don’t I tell the truth? / Ben gerçeği söylemez miyim? Doesn’t he lend you any money? / Sana hiç ödünç para vermez mi? 3 – SIMPLE PAST TENSE – Dİ’Lİ GEÇMİŞ ZAMAN. Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE + I, you, he, she, it, we, you, they + verb2 She wrote a letter to her aunt. O halasına bir mektup yazdı. They wanted to change the rules. Onlar kuralları değiştirmek istedi. NEGATIVE - I, you, he, she, it, we, you, they + didn’t verb1 I didn’t play well in the match. Maçta iyi oynamadın. It didn’t rain a lot on that day. O gün çok yağmur yağmadı. They didn’t want to believe this. Onlar buna inanmak istemedi. QUESTION ? Did I, you, he, she, it, we, you, they + verb1 ? Did I tell lies? Ben yalan mı söyledim? Did it snow here last week? Geçen hafta burada kar yağdı mı? NEGATIVE QUES. -? Didn’t I, you, he, she, it, we, you, they + verb 1? Didn’t I tell the truth? Ben gerçeği söylemedim mi? Didn’t it snow in winter? Kışın kar yağmadı mı? Didn’t they lend you any money? Sana hiç ödünç para vermediler mi? 4 – SIMPLE FUTURE TENSE GELECEK ZAMAN Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE + I, you, he, she, it, we, you, they + will + verb You will see who is right. Kimin haklı olduğunu göreceksin. She will call you tonight. O bu gece sana telefon edecek. They will accept our offer. Onlar teklifimizi kabul edecekler. NEGATIVE - I, you, he, she, it, we, you, they + will not won’t I won’t cheat you. Seni sizi aldatmayacağım. It won’t be so easy to do it. Onu yapmak pek kolay olmayacak. You won’t lend them any money. Onlara hiç borç para vermeyeceksiniz. QUESTION ? Will I, you, he, she, it, we, you, they + verb ? Will you breakkahve içeceğim. Be careful! You are going to fall. Dikkat et! Düşeceksin. He is going to play tennis at the weekend. O hafta sonu tenis oynayacak. She is going to wait for you at the bus stop. O otobüs durağında seni bekleyecek. Look at the clouds! It is going to rain. Bulutlara bak! Yağmur yağacak. We are going to walk in the park. Biz parkta gezeceğiz. You are going to win the game. Oyunu kazanacaksın. They are going to listen to the weather broadcast on radio. Onlar radyodaki hava durumu tahminini dinleyecekler. NEGATIVE / OLUMSUZ - I+ am not going to + verb / he,she,it + isn’t going to + verb / You, we, they + aren’t not going to + verb I am not going to watch TV tonight. Bu gece ben TV izlemiyeceğim. You aren’t going to have shower. Duş almayacaksın. He isn’t going to come on time. O vaktinde gelmeyecek. She isn’t going to get angry with you. O sana kızmayacak. It isn’t going to rain today. Bugün yağmur yağmayacak. We aren’t going to work at the weekends. Biz hafta sonu çalışmayacağız. You aren’t going to listen to his insults. Onun hakaretlerini dinlemeyeceksin. They aren’t going to obey the rules. Onlar kurallara itaat etmeyecekler. QUESTION / SORU? Am I + going to + verb / Is + he, she, it + going to + verb ? / Are + we, you, they + going to + verb? Am I going to fall down? Ben düşecek miyim? Are you going to sleep? Sen uyuyacak mısın? Is he going to work late? Geç saatlere kadar çalışacak mı? Is she going to have coffee? O kahve alacak mı? Is it going to rain this afternoon? Bu öğleden sonra yağmur yağacak mı? Are we going to watch the video tonight? Bu gece video izleyecek miyiz? Are you going to talk about the current events? Güncel olaylar hakkında sohbet konuşacak mısınız? Are they going to have dinner in the restaurant? Onlar akşam yemeğini restorantta mı yiyecekler? NEGATIVE QUESTION / OLUMSUZ SORU -? Aren’t I + going to + verb / Is + he, she, it + going to + verb ? / Aren’t + we, you, they + going to + verb? Aren’t I going to tell the truth? Ben hakikatı söylemiyecek miyim? Aren’t you going to have a rest? Sen dinlenmiyecek misin? Isn’t he going to watch the match? O maçı izlemiyecek mi? Isn’t she going to drink coffee? O kahve içmeyecek mi? Isn’t it going to snow? Kar yağmayacak mı? Aren’t we going to do shopping? Alışveriş yapmayacak mıyız? Aren’t you going to wait for your friends? Arkadaşlarınızı beklemeyecek misiniz? Aren’t they going to wash the dishes? Onlar bulaşıkları yıkamıyacaklar mı? 7 – PRESENT PERFECT TENSE – YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE / OLUMLU + I, you, we, they + have verb3 / he, she, it + has verb3 I have been to Istanbul. Ben Istanbul’da bulundum. You have been late. Sen geç kaldın. He has washed his hair. O saçını yıkadı. She has cooked the meal. O yemeği pişirdi. It has been very cold. Hava çok soğuk oldu. We have had four test so far. Şimdiye dek dört test olduk. You have written the wrong number. Siz yanlış numara yazdınız. They have returned from abroad. Onlar yurdışından döndüler. NEGATIVE / OLUMSUZ- I, you, we, you, they + haven’t verb3 / he, she, it + hasn’t verb3 I haven’t been to Paris. Ben Paris’de bulunmadım. You haven’t given me the key. Sen bana anahtarı vermedin. He hasn’t broken his arm. O kolunu kırmadı. She hasn’t cleaned the room. O odayı temizlemedi. It hasn’t bit my leg. O benim bacağımı ısırmadı. We haven’t found a solution yet. Biz henüz bir çözüm bulamadık. You haven’t made any mistake. Siz hiç hata yapmadınız. They haven’t canceled the match. Onlar maçı iptal etmediler. QUESTION / SORU? Have I, you, you, they + verb3 ? / Has he, she, it, we verb3 ? Have I told you lies? Ben sana yalan söyledim mi? Have you finished your homework? Ödevini bitirdin mi? Has he lost his wallet? O cüzdanını kaybetti mi? Has she played tennis? O tenis mi oynadı? Has it rained for an hour? Bir saat boyunca yağmur mu yağdı? Have we paid our debts? Borçlarımızı ödedik mi? Have you ever been to Istanbul? Siz hiç Istanbul’da bulundunuz mu? Have they seen the film? Onlar filmi gördüler mi? NEGATIVE QUESTION / OLUMSUZ SORU-? Haven’t I, you, we, you, they + verb3 ? / Hasn’t he, she, it + verb3 ? Haven’t I told you the truth? Ben sana gerçeği söylemedim mi? Haven’t you read that book? Sen o kitabı okumadın mı? Hasn’t he played tennis with her? Onunla tenis oynamadı mı? Hasn’t she bought the present yet? O henüz hediyeyi almadı mı? Hasn’t it snowed since I came in? İçeri girdiğimden beri kar yağmadı mı? Haven’t we studied hard for the exam? Sınav için yoğun çalışmadık mı? Haven’t you told her the truth? Ona gerçeği anlatmadın mı? Haven’t they lent you any money? Sana ödünç para vermediler mi? 8 – PAST PERFECT TENSE – MİŞ’Lİ GEÇMİŞ ZAMAN Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE / OLUMLU+ I, you, we, they + had verb3 / he, she, it + had verb3 I had eaten the cake before the tea was served. Çay servisi yapılmadan önce keki yemiştim. You had been late. Sen geç kalmıştın. After he had studied hard, he passed the exam. Sıkı çalıştıktan sonra sınavı geçti. She had cleaned the room before the guests came. Misafirler gelmeden önce odayı temizlemişti. It had rained all day. Bütün gün yağmur yağmıştı. After we had played the game, we went to the beach. Oyun oynadıktan sonra plaja gittik. You had promised me to do it before I gave it to you? Onu sana vermeden önce sen bana onu yapmaya söz vermiştin. They had gone out before we came. Biz gelmeden önce onlar dışarı çıkmışlardı. NEGATIVE / OLUMSUZ- I, you, we, you, they + hadn’t verb3 / he, she, it + hadn’t verb3 I hadn’t locked the door. Kapıyı kilitlememiştim. After you had your dinner you didn’t drink the medicine. Akşam yemeğini yedikten sonra ilacını içmedin. He hadn’t had lunch with us. O bizimle birlikte öğle yemeğini yememişti. She hadn’t cleaned the room. Odayı temizlememişti. It hadn’t eaten the bone. Kemiği yememişti. We hadn’t played the match very well. Biz maçı çok iyi oynamamıştık. You hadn’t told us the truth. Siz bize doğruyu söylememiştiniz. They hadn’t studied hard. Onlar sıkı çalışmamışlardı. QUESTION / SORU? Had I, you, you, they + verb3 ? / Had he, she, it, we verb3 ? Had I brought the key with me? Ben anahtarı yanımda getirmiş miydim? Had you taken the pill before you went to bed? Yatmadan önce hapı içmiş miydin? almış mıydın? Had he smoked inside before we came? Biz gelmeden önce içeride sigara içmiş miydi? Had she thought that before he told her? Ona söylemeden önce o onu düşünmüş müydü? Had it drunk the poison? Zehiri içmiş miydi? Had we fulfilled all our responsibilities? Biz tüm sorumluluklarımızı yerine getirmiş miydik? Had you book a double room before you came? Siz gelmeden önce iki kişilik bir oda ayırtmış mıydınız? Had they canceled the exam before the candidates came? Adaylar gelmeden önce sınavı iptal etmişler miydi? NEGATIVE QUESTION / OLUMSUZ SORU-? Hadn’t I, you, we, you, they + verb3 ? / Hadn’t he, she, it + verb3 ? Hadn’t I locked the door? Ben kapıyı kilitlememiş miydim? Hadn’t you taken the pills? Sen hapları içmemiş miydin? almamış mıydın? Hadn’t he turned off his mobile phone before the meeting started? Toplantı başlamadan önce o cep telefonunu kapatmamış mıydı? Hadn’t she passed the exam? O sınavı geçmemiş miydi? Hadn’t it caught the rat? O fareyi yakalamamış mıydı? Hadn’t we won the match? Maçı biz kazanmamış mıydık? Hadn’t you sold the house to them? Evi onlara satmamış mıydınız? Hadn’t they paid the debts? Onlar borçlarını ödememişler miydi? 9 – PRESENT PERFECT CONTINUOUS TENSE –MEKTE -MAKTA Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE / OLUMLU+ I, you, we, they + have been verb-ing? / he, she, it + has been verb-ing? I have been reading a magazine. Bir dergi okumaktayım. You have been watching TV since morning. Sabahtan beri TV seyretmektesin. He has been studying English for two years. O iki yıldır İngilizce çalışmakta. She has been making a cake for her birthday. Doğum günü için kek yapmakta. It has been raining. Yağmur yağmakta. We have been playing tennis. Biz tenis oynamaktayız. You have been talking on the phone for half an hour. Yarım saattir telefonda konuşmaktasın. They have been working hard. Onlar yoğun çalışmaktalar. QUESTION / SORU? have + I, you, we, they + been + verb-ing? / has + he, she, it + been + verb-ing? Have you been reading a magazine? Dergi mi okumaktasın? Has he been studying English for two years? O iki yıldır İngilizce mi çalışmakta? Has she been making a cake for her birthday? Doğum günü için kek mi yapmakta? Has it been raining? Yağmur mu yağmakta? Have you been playing tennis? Tenis mi oynamaktasınız? Have they been working hard? Onlar yoğun mu çalışmaktalar? NEGATIVE / OLUMSUZ- I, you, we, they + haven’t been + verb-ing / he, she, it + hasn’t been + verb-ing I haven’t been reading a magazine. Ben bir dergi okumamaktayım. You haven’t been watching TV since morning. Sabahtan beri TV seyretmemektesin. He hasn’t been studying English for two years. O iki yıldır İngilizce çalışmamakta. She hasn’t been making a cake for her birthday. Doğum günü için kek yapmamakta. It hasn’t been raining. Yağmur yağmamakta. We haven’t been playing tennis. Biz tenis oynamamaktayız. You haven’t been talking on the phone for half an hour. Yarım saattir telefonda konuşmamaktasın. They haven’t been working hard. Onlar yoğun çalışmamaktalar. 10 – PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE – MEKTEYDİ -MAKTAYDI Olumlu, olumsuz ve soru şekillerini gösteren tablolar. POSITIVE / OLUMLU+ I, you, we, they, he, she, it + had been + verb-ing I had been reading a magazine. Bir dergi okumaktaydım. You had been watching TV since morning. Sabahtan beri TV seyretmekteydin. He had been studying English for two years. O iki yıldır İngilizce çalışmaktaydı. She had been making a cake for her birthday. Doğum günü için kek yapmaktaydı. It had been raining. Yağmur yağmaktaydı. We had been playing tennis. Biz tenis oynamaktaydı. You had been talking on the phone for half an hour. Yarım saattir telefonda konuşmaktaydın. They have been working hard. Onlar yoğun çalışmaktaydılar. QUESTION / SORU? had + I, you, we, they, he, she, it + been + verb-ing? Had you been reading a magazine? Dergi mi okumaktaydın? Had he been studying English for two years? O iki yıldır İngilizce mi çalışmaktaydı? Had she been making a cake for her birthday? Doğum günü için kek mi yapmaktaydı? Had it been raining? Yağmur mu yağmaktaydı? Had you been playing tennis? Tenis mi oynamaktaydınız? Had they been working hard? Onlar yoğun mu çalışmaktaydılar? NEGATIVE / OLUMSUZ-; I, you, we, they, he, she, it + hadn’t been + verb-ing I hadn’t been reading a magazine. Ben bir dergi okumamaktayıdım You hadn’t been watching TV since morning. Sabahtan beri TV seyretmemekteydin. He hadn’t been studying English for two years. O iki yıldır İngilizce çalışmamaktaydı. She hadn’t been making a cake for her birthday. Doğum günü için kek yapmamaktaydı. It hadn’t been raining. Yağmur yağmamaktaydı. We hadn’t been playing tennis. Biz tenis oynamamaktaydık. You hadn’t been talking on the phone for half an hour. Yarım saattir telefonda konuşmamaktaydın. They hadn’t been working hard. Onlar yoğun çalışmamaktaydılar. NEGATIVE QUESTION / OLUMSUZ SORU-?; hadn’t + I, you, we, they, he, she, it + been + verb-ing? İngilizce Zamanlar konusunda görüşlerinizi yazarsanız seviniriz. Simple Present Tense Türkçe'deki geniş zamanın ifadesidir. Present Continuous Tense ise şimdiki zamanın ifadesidir. - I usually go to work by bus. But today I am driving. Genellikle işe otobüsle giderim. Ama bugün arabayla gidiyorum. - I always drink tea at breakfast. But this morning I am drinking coffee. Kahvaltıda her zaman çay içerim, ama bugün kahve içiyorum. İki zamanı karşılaştırmak ve farkını anlamak için aşağıdaki tabloda verilen örnekleri de inceleyiniz. Present Simple Present Continous I work from 9 AM to 5 PM everyday. Her gün sabah 9 akşam 5 arası çalışırım I am working on a project now. Şu anda bir proje üzerinde çalışyorum. I usually drink tea at breakfast. Kahvaltıda genellikle çay içerim. I am drinking coffee at the moment. Şu anda kahve içiyorum. We usually go to Europe for holiday. Tatil için genellile Avrupa'ya gideriz. This summer we are going to America. Bu yaz Amerika'ya gidiyoruz. He usually wakes up at 7 in the morning. Genellikle sabah 7'de kalkar. It is 6 AM and he is sleeping now. Saat sabahın altısı ve o uyuyor. USE KULLANIM Present continuous tense sürmekte olan eylemler için kullanılır. Simple present tense ise alışkanlık, düzenlilik, tekrar ve devamlılık bildirir. Aşağıdaki iki örneği inceleyiniz. - I work in a bank. Ben bir bankada çalışırım. Bu cümleyi söyleyen kişi, sürekli olarak bir bankada çalıştığını ifade etmektedir. - I am working in a bank. Ben bir bankada çalışıyorum. Bu cümleyi söyleyen kişinin ise sürekli olarak nerede çalıştığını anlayamayız. Örneğin normalde kendi dükkanı olan bir elektrikçi, geçici olarak bankada elektrik tesisatı yapıyordur ve bu cümleyi kullanmış olabilir. Yani şimdiki zamanla kurulan cümleler anlık olayları anlatır ve genelle ilgili bilgi vermez. Bu iki zamanın birbirine karıştırılması genellikle Türkçe düşünmekten kaynaklanmaktadır. Eğer kuracağımız veya yazacağımız cümleleri önce Türkçe olarak aklımıza getirip, sonra bunları İngilizce'ye çevirmeye çalışırsak, bazı karışıklıklar ortaya çıkabilir. Türkçe'de konuşma dilinde hem şimdiki zaman hem de geniş zaman cümle yapılarının sıkça kullanıla gelen ortak çekim eki –iyor'dur. Yani Türkçe'de Şimdiki Zaman çekim eki –iyor ile kullanılan ifade biçimlerinin İngilizce'de farklı cümle yapılarını karşılamaktadır. Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. - Her sabah gazete okurum. =okuyorum - I read newspaper everday. doğru - I am reading newspaper everyday. yanlış9 - Babam her gün işe metroyla gider. =gidiyor - My father goes to work by metro everyday. doğru - My father is going to work by metro everyday. yanlış - Yazın İzmir'e gideriz. =gidiyoruz - We go to İzmir every summer. doğru - We are going to İzmir every summer. yanlış - Her akşam ona telefon ederim. =ediyorum - I call him every evening. doğru - I am calling him every evening. yanlış - Her zaman bilgisayar oyunları oynarım. =oynuyorum - I always play computer games. doğru - I am always playing computer games. yanlış - Çiçekleri severim. =seviyorum - I love flowers. doğru - I am loving flowers. yanlış - Annem domuzları sevmez. =sevmiyor - My mother doesn't like pigs. doğru - My mother isn't liking pigs. yanlış Sonuç olarak şimdiki zaman genellikle konuşma anında geçen eylemleri anlatmaktadır. Bu eylemler geçici, alışılmamış niteliktedir, ya da sıradan olayların dışında beklenmedik eylemlerdir. Fakat şimdiki zaman kullanımında, eylemin konuşulan anda yapılıyor olması da gerekmez. Yani "Bir kitap okuyorum" diyen bir kişi, o anda lokantada yemek yiyor olabilir. Eylem eğer tekrar ediliyorsa, normal günlük işler, adet ya da alışkanlık bildiriyorsa mutlaka geniş zaman kullanılır. Son olarak iki örneği inceleyelim. - I live in İstanbul. - I am living in İstanbul. Bu iki örnekten birincisi, söyleyen kişinin sürekli İstanbul'da yaşadığını belirtir. İkinci cümleyi söyleyen kişinin ise, herhangi bir sebeple geçici olarak İstanbul'da yaşadığı anlaşılır. FORM Present Simple Present Continous I work from 9 AM to 5 PM everyday. I am working on a project now. I usually drink tea at breakfast. I am drinking coffee at the moment. We usually go to Europe for holiday. This summer we are going to America. He usually wakes up at 7 in the morning. It is 6 AM and he is sleeping now. USE ► Present Simple for routines, habits and actions happen in general. We use the present simple to talk about routines, habits and actions that happen in general. - I watch the news on TV everyday. - It usually snows in Norway in winter. - Water boils at 100 degrees celcius. - Excuse me? Do you speak Turkish? ► Present Continuous for actions happening now or around the time of speaking. We use the present continuous to talk about actions happening at the moment or around the time of speaking. The action is not finished yet. - I’m watching a film now. - It is snowing at the moment. Let's go out and play snowball. - The water is boiling. Please turn it off. - That man must be from Turkey. He is speaking Turkish. ► We use Simple Present for a permanent situation. I play tennis’ tells us that playing tennis is something the speaker always does. It is part of a routine or habit. We can call this a permanent situation. - We live in London. - Suzie works in a bank as a manager. - My students are really hardworking. They study very hard all year long. ► We use Present Continuous for a temporary situation. I am playing tennis’ tells us that the speaker is playing tennis right now. Soon the game will be over. We call this a temporary situation. - I got a job in Turkey last year and I am living in Istanbul now. - My sister is working in a cafe in summer holiday. - We have exams next week. So we are studying really hard in these days. TIME expressionS IN SIMPLE PRESENT AND PRESENT CONTINUOUS These words can help you know if the sentence needs simple present or present continuous Simple Present Present Continous Always Now Usually Right now Often At the moment Sometimes Currently Occasionally This week/month/year ect. Seldom Today Never These days Every day/year/night etc. Nowadays ► Examples for Frequency Adverbs used with Simple Present Tense Remember that the adverb comes before the main verb in the sentence. Always I always have a shower before I go to bed. Often Her brother John often comes shopping with us. Sometimes You sometimes visit your grandma, don’t you? Occasionally It occasionally rains in summer in Turkey. Seldom They seldom come home late. Never Turkish people never wear shoes inside. ► Examples for Time expressions we use with the Present Continuous Remember that the time expression can come at the start or at the end of the sentence. At the moment I’m watching a great movie on TV at the moment. This week Our team is working on a big projet this week. We are tired but happy. These days Jane is living in New York city these days. Now What are you doing now? Nowadays I am not smoking nowadays. I think I will give up soon. MORE EXAMPLE SENTENCES - We usually have a picnic at the weekend. But it is rainy today. So we are watching a movie at home. - John's father lives in New York. But now he is living in Ankara for a temporary job. - It usually snows in London in winter. But today the sun is shining like a summer day. - I usually have coffee after the breakfast. But today I am having tea. - My son eats fruit every day. Look, now he is eating apple. Oluşturulma Tarihi Mayıs 05, 2021 0510İngilizcede ''Tense'' zamanlar demektir. Simple Present Tense ise geniş zaman anlamına gelir. Rutin olarak yapılan işler, alışkanlıklar ve genel değerlendirmeler için Simple Present Tense kullanılır. Geçmişte olup bitmiş durumları ve eylemleri aktarmak içinse Simple Past Tense kullanılır. İngilizce Tensler ve isimleri nelerdir? Sizin için örnek cümleler ile birlikte yer alan diğer zaman sırasıyla şunlardır. Present Continous Tense Şimdiki Zaman ve Simple Future Gelecek Zaman. İngilizce Tensler ve İsimleri Simple Past Tense Geçmiş zaman cümlelerinde ''is'' ve ''are'' yardımcı fiilleri ''was'' ve ''were'' olarak kullanılır. Örnek Cümleler 1- I was a student at this university. Ben eskiden bu üniversitede öğrenciydim. 2- They were officers in this institution. Onlar bu kurumda memurdu. Geçmiş zamanlı cümleler kurarken yesterday ve ago başta olmak üzere birçok aman zarfı kullanılır. Örnek Cümleler 1- Yesterday I called her many times but could not reach her. Dün onu defalarca aradım ama ulaşamadım. 2- Years ago, I wanted to be a writer like you. Yıllar önce ben de senin gibi yazar olmak istiyordum. Not İngilizcede fiiller kendi içerisinde ''düzenli'' ve ''düzensiz'' olmak üzere ikiye ayrılır. Düzensiz fiiller geçmiş zamanlı cümlelerde -ed eki almaz. Örnek Cümleler 1- Did you really do all of this? Do - Did Bunların hepsini sen mi yaptın gerçekten? 2- Last week we all went to a picnic.Go - Went Geçen hafta hep birlikte pikniğe gittik. 3- I thought a lot about this topic. Think - Thougt Bu konu hakkında uzun uzun düşündüm. Simple Present Tense Geniş zamanlı cümlelere Simple Present Tense adı verilir. Every day, usually, often, generally ve normally gibi zaman zarfları, geniş zamanlı cümlelerde kullanılır. Örnek Cümleler 1- I generally enjoy watching horror and thriller movies. Genelde korku ve gerilim filmleri izlemekten hoşlanırım. 2- My older sister exercises for an hour every day. Ablam her gün bir saat egzersiz yapar. 3- I often visit my relatives. Akrabalarımı sık sık ziyaret ediyorum. Not Genelde gerçekleşen - tekrarlanan şeyleri belirtmek için de geniş zamanlı cümleler kurulur. Örnek Cümleler 1- The most rainy region of our country is the Black Sea Region. Ülkemizin en yağışlı bölgesi Karadeniz Bölgesidir. 2- The most populous countries in the world are China and India. Dünyanın en kalabalık ülkeleri Çin ve Hindistan'dır. Simple Future Tense Türkçe karşılığı gelecek zaman olan Sİmple Future Tense'de gerçekleşmesi istenen, planlanan ve hayal edilen eylemler anlatılır. ''Are'' ve ''Is'' yardımcı fiillerinin yerine ''will'' Cümleler 1- This summer we will go to Edremit with my classmates. Bu yaz sınıf arkadaşlarımla birlikte Edremit'e gideceğiz. 2- My best friend Selma will move to Hungary next year. En yakın arkadaşım Selma, seneye Macaristan'a taşınacak. Not Soru cümlesi kurarken ''Will'' başa Cümleler 1- Will you coming to Samet's birthday party? Samet'in doğum günü partisine gelecek misiniz? 2- Will you help me with this? Bu konuda bana yardımcı olacak mısın? Present Continous Tense O esnada yapılmakta olan ve halen devam eden eylemleri anlatmak için Present Continous Tense kullanılır. Şimdiki zamanlı cümlelerde fiillerin sonuna ''ing'' eki getirilir. Örnek Cümleler 1- I'm studying now, can I call you later? Şu an ders çalışıyorum, seni sonra arasam olur mu? 2- I've been tidying my room for two hours. İki saattir odamı topluyorum.

ingilizce geçmiş zaman ve şimdiki zaman karşılaştırma