cash. Tüp bebekte hamilelik belirtileri normal hamilelik belirtileri ile aynıdır. İlk olarak aktarım yapıldıktan sonraki 12 – 14 gün içerisinde kişilerin hamilelik testleri pozitif çıkmaya başlar. Yanılma payı olan bu testler, bazen yanlış yanıtlar verebilir. Bu nedenden dolayı kişilerin kan testi yaptırması en net sonuca ulaşmaları için en doğru yoldur. Kan testi ile birlikte net olarak kişinin hamile olup olmadığı zamanda anne adayların karın ağrısı, kusma ve bel ağrıları da yaşanabilir. Bu belirtiler de tüp bebekte hamilelik belirtileri arasında yer almaktadır. Fakat bazı kadınlarda bu belirtilerin hiçbiri görülmez. Ancak bu belirtilerin görülmemesi kişinin hamile olmadığı anlamına da gelmez. Bu nedenle kan testi şiddetle önerilen test yöntemidir. Kan testi sonuçları net olup tamamen Bebek Nedir?Tüp bebek en genel tanımı ile birlikte kadınların yumurtası erkeklerin de spermi dışarı alınarak dış ortamda döllenme yapılıp, döllenmiş yumurtanın tekrar anne rahmine yerleştirilmesi işlemidir. Tüp bebekte hamilelik belirtileri normal hamilelik belirtileri gibi olmaktadır. İşlemin tek farkı döllenmenin dış laboratuvar ortamında yapılmış olmasıdır. Geri kalan tüm süreç normal hamilelik ile birebir sebeplerden dolayı kişilerin vücutları iç döllenme olmasına uygun değildir. Bu noktada devreye giren tüp bebek hizmetleri ile birlikte kişiler döllenmeyi dış ortamda yaptırarak çocuk sahibi olabilirler. Dış ortamda dikkatle döllenmiş yumurtalar tekrar kadın rahmine konularak dış döllenme yapılmış olur. Bu sayede geri kalan süreç normal hamilelik ile birebir aynı şekilde devam Tüp Bebek Tedavisi Almalıdır?Tüp bebek tedavisi alması gereken kişiler 35 yaşında altında 1 yıllık süre ile deneyip hamile kalamayan çiftlerdir. Çift düzenli olarak cinsel ilişkiye girdiği halde hamilelik gerçekleşmiyor ise bir doktora gidilerek muayene olunmalıdır. Doktor tarafından önerildiği takdirde tüp bebek tedavisine başlanmalıdır. Tüp bebek hamilelik belirtileri tedavi bittikten hemen sonra görülmeye başlanır ve bu durum da tedavinin başarılı olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bebek sahibi olmak isteyen çiftler, her ilişkiden sonra gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediğini merak ederler. Anne adayları gebeliğin nasıl belirtiler vereceği ve test yapmak için doğru zamanın hangisi olduğunu bilmek isterler. Üreme çağındaki kadınlar korumasız cinsel ilişki yaşadıklarında gebe kalma ihtimalleri her daim mevcuttur. Gebeliğin varlığından şüphe etmek için aslında en doğru dönem adet gecikmesinin yaşandığı süreçtir. Bunu öğrenebilmek için de bir gebelik testi alıp evde idrardan gebelik testi yapmak ya da bir sağlık kurumuna gidip kanda gebelik testi yaptırmak gerekir. Bu bağlamda gebelik testi için en uygun zaman adetin yaklaşık 1 hafta, hatta bazen 10 gün geciktiği dönemdir. Bu dönem içinde ve sonrasında gebeliğin ortaya çıkardığı belirtilere de bakarak gebe olup olmadığı hakkında fikir sahibi olmak mümkündür. Ancak altını çizmekte fayda var ki; gebelik tayininde belirtiler değil, test sonuçları önemlidir. Hamilelik belirtileri genel olarak; nefes darlığı, göğüslerde ağrı, yorgunluk, sık sık idrara çıkma, mide bulantısı, sırt ağrısı, baş ağrısı, ruh halinde hızlı değişimler, kabızlık ve şişkinlik, baş dönmesi ya da bayılma ve kokulara karşı aşırı hassasiyet olarak sıralanabilir. Nefes darlığı Anne adayı, normalde sorunsuz bir şekilde çıktığı merdivenleri çıkarken aniden soluksuz kalıyorsa, başka bir sorun olmadığı halde kısa mesafe yürüyüşlerde bile soluk soluğa kalıyorsa gebelik söz konusu olabilir. Çünkü gebelik durumunda cenin oksijene ihtiyaç duyar ve o süreçte anne adayına kullanabilmesi için normalden daha az oksijen kalır. Eğer gebelik varsa anne adayı gebeliğin ilerleyen dönemlerinde bu nefes darlığını çok daha yoğun hissedebilir. Zira bebek büyüdükçe akciğerlere ve diyaframa daha fazla basınç yapar. Göğüslerde ağrı Gebeliğin en başında hissedilen en yaygın belirtilerden birisi de göğüslerdeki ani dolgunluk ve buna bağlı olarak da ağrıdır. Anne adayı özellikle sabah sutyen takmakta zorlanır. Çünkü göğüsler hem irileşmiş hem de hassaslaşmıştır. Bunların yanında göğüs uçlarının renginin koyulaşması ve hatta göğsünüzün üstündeki damarların bile daha belirgin bir hal alması hamileliğin ilk belirtileri arasında sayılır. Bu sorunu daha az hissetmek için en destekleyici ve mümkünse bir beden büyük sutyen takmak doğru olur. Yorgunluk Gün içinde yapılan etkinlikler aynı olduğu halde artık daha sık dinlenme ihtiyacı hissetmek, akşam eve gelince çok erken saatlerde uyuyakalmak, sabahları yorgun uyanmak gebeliğin erken dönem belirtileri arasındadır. Anne adayı çok ani bir şekilde, birden kendini bitkin hissediyorsa, sebepsiz bir bitkinlik hali varsa bu durum vücudun, artan hormon seviyelerine verdiği bir tepkidir. Gebe olan pek çok kadın için bu yorgunluk hali gebeliğin ilk 3 aylık dönemi boyunca sürer ve ikinci 3 aylık döneme geldiğinde yavaş yavaş ortadan kalkar. Mide bulantısı Hamilelik belirtileri dendiğinde ilk olarak akla gelen sorunlardan birisi kesinlikle mide bulantısıdır. Bazı kadınlar gebeliğin en başından, bazen daha gebe olduğunu bilmiyorken bile özellikle sabahları hissedilen mide bulantıları yaşayabilmekteler. Genel olarak bakıldığında gebeliğin ilk 3 aylık döneminde sabahları ya da günün her saatinde mide bulantısı görülebilirken, ikinci üç aylık döneme girildiğinde bu bulantılar büyük olasılıkla azalır. Bu süreçte anne adayları mideyi yatıştıracak krakerler veya zencefilli içecekler tüketirse faydalı olur. Sık idrara çıkma Gebeliğin başlangıcından sonuna kadar anne adayı normalden daha sık idrara çıkar. Gebelik şüphesi taşıyan kadın, tüm gece boyunca tuvalete gitmeden deliksiz bir uyku uyuyamıyorsa bu durum gebeliğe işaret olabilir. Zira gebelik süresince vücut, fazladan sıvılar üretecek, bu da mesaneyi daha sık dolduracak ve normalden daha sık olarak tuvalete gitmeyi gerektirecektir. Baş ağrısı Gebelik başladığı andan itibaren anne adayının vücudunda hormon seviyeleri değişir. İşte bu hormonsal değişimler de kadına, baş ağrısı olarak geri döner. Ancak bu dönemde kadın, gebelikten şüphe ediyorsa ya da korumasız cinsel ilişkiye girdiyse ağrı kesici bir ilaç almadan önce mutlaka doktora danışmalı, öncelikle bir gebelik testi yaptırmalıdır. Zira gebelik döneminde çoğu ilacın kullanımı zararlı ve yasaktır. Sırt ağrısı Normal dönemlerde hiç ağrımazken, korumasız cinsel ilişki yaşayan kadının sırtında ağrı oluyorsa bu durum gebeliğe işaret edebilir. Özellikle de sırtın biraz alt kısmında hissedilen ağrı gebeliğin belirtileri arasındadır. Gebelikte anne adayının sırtındaki bağlar gevşer ve bu da ağrıya sebep olur. Gebeliğin başında başlayan bu sırt ağrısı, zaman zaman şiddetlenerek doğuma kadar devam eder ve alınan kilo arttıkça ağrı da artar. Kramplar Kadınlar ergenliğe girişle birlikte başlayan adet kanamalarından dolayı her ay karın ve kasık bölgesinde kramp hissetmeye alışkındırlar. İşte gebeliğin ilk dönemlerinde de bu adet dönemindeki kramplara benzer hafif kramplar hissedilebilir. Çünkü bu dönemde rahim bebek için kendini hazırlıyor ve geriliyordur. Aşerme veya besinlere karşı isteksizlik Anne adayının iştahındaki ani değişimler ya da bazı besinlerden tiksinme gibi sorunlar gebeliğe işaret edebilir. Gebeliğin ilk dönemlerinde sıklıkla yaşanan narenciyelere karşı aşırı düşkünlük, ani acıkma nöbetleri, pek çok besinin tadından ve kokusundan mide bulanması gebelik belirtileri arasındadır. Bu süreçte anne adayının yaşadığı hormonsal değişimler bu tür gıda düşkünlüklerine ya da tiksinmesine sebep olabiliyor. Baş dönmesi ya da bayılma Gebeliğin başında değişen hormon salgıları dolayısıyla kan şekerinin veya kan basıncının düşmesi sık karşılaşılan durumlardandır. Bu belirtiyi hafifletmek için anne adayı yeterince su içmeli, sık sık dinlenmeli ve sağlıklı beslenmeye özen göstermelidir. Kabızlık ve şişkinlik Gebelikte sindirim sisteminin fonksiyonları yavaşlar ve bunun üzerine bir de progesteron hormonu salgılanma düzeyi de yükseldiği için kabızlık ve şişkinlikler kaçınılmaz olur. Özellikle gebeliğin ilk dönemlerinde anne adayı iki gün önce giydiği eteğin içine 2 gün sonra sığmayabilir, bir anda pantolonun düğmelerini kapatamayabilir. Bu ani değişimlerin sebepleri alınan kilolardan çok, vücuttaki şişkinliktir. Bu şişkinlik ve kabızlık bol su içerek ve her gün düzenli yürüyüş yapılarak hafifletilebilir. Ruh halinde dengesizlik Gebelik hormonları anne adayının fiziksel durumunda olduğu kadar ruh halinde de değişikliklere, ani iniş çıkışlara sebep oluyor. Değişen hormon dengesine alışmaya çalışan anne adayı sebepsiz yere bir anda ağlamaya başlarken, kısa süre sonra aşırı sinirli ya da neşeli olabiliyor. İşte bu ani ruhsal değişimler de gebeliğe işaret edebilir. Vücut ısısının artması Kadınların vücut ısısı genel olarak yumurtalama döneminden başlayıp adet olduktan sonraki 2 haftaya kadar belli oranlarda yükselmeye devam eder. Bu her ay rutin olarak yaşanan bir durumdur. Ancak aradan 2 hafta geçtiği halde halen vücut ısısı yüksekse gebelik başlamış olabilir. Koku duyusunun hassaslaşması Normalde çok da rahatsız etmeyen hafif kokuların bile mide bulantısına yol açtığı bir süreç varsa bu durum gebeliğin başladığına işaret olabilir. Zira gebeliğin ilk aylarında anne adayının koku duyusu aşırı hassastır. Adet gecikmesi Gebelik belirtilerinin sıralandığı yukarıdaki işaretlerden her birinden belki de en önemlisi adet gecikmesidir. Zira yukarıdaki belirtiler çoğu kez adet dönemi yaklaşınca da görülür. Ancak düzenli olarak adet gören bir kadının adet kanamasının 1 hafta ya da 10 gün gibi bir süre ile gecikmesi gebeliğin en belirgin işaretlerinden birisidir. Tüm bunlardan yola çıkarak gebelik belirtilerinin adet kanamasının gecikmesi ile birlikte başladığı söylenebilir. Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tüp bebek IVF, infertil çiftlere uygulanan uzun süreli bir yardımcı üreme tekniğidir. Peki tedaviyi en uygun zaman ne zamandır? Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tüp bebek ile sağlıklı bir bebeğe sahip olma şansınız, yaşınız ve kısırlığın nedeni dahil olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Başlar? Kaça Mal Olacak? Tüp bebek tedavisi testleri tamamlanır ve herhangi bir sorun yoksa adetin ikinci veya üçüncü gününde başlar. Tüp bebek tedavisi ne kadar sürer sorusunun cevabı ise her şey yolundaysa tedavimiz adet döneminde başlar ve ortalama 2 hafta sürer. Tüp Bebek Tedavisine Ne Zaman Başlanmalı? Tüp bebek tedavisi ne zaman uygulanır? Öncelikle şunu belirtmeliyim ki çiftler 1 yıldır korunmasız cinsel ilişkiye girmelerine rağmen gebelik elde edememişlerse öncelikle uzman bir doktora başvurmaları gerekmektedir. Kadınlarda yaş sınırı 35 ise normalde 6 ay hamile kalamama, Kadınlarda yumurta depoları azalırsa, Rahim içinde gebeliği engelleyecek etkenler polip, miyom vb. varsa tedavi sonrası gebe kalınamıyorsa, Rahim içinde yapışıklık olması durumunda tedavi sonrası hamile kalınması mümkün değilse, Birinci derece akrabalarda kısırlık sorunu olması durumunda genetik bir sorun olabilir, Ya da erkeğin sperm analizi sonucunda anormallikler varsa, Kadının tüpleri tıkalıysa, Üç aşı olmasına rağmen herhangi bir sorun bulunmadıysa ve gebelik elde edilemediyse. Tüp Bebek Tedavisinde Ne Zaman Cinsel İlişki Yapılmalı? Tüp bebek tedavisinde ne zaman seks yapılmalı? Ne zaman yasak? Veya ne zaman tehlikelidir? Soruna cevap vermek için; Genel olarak, ilişkileri önermiyoruz. Ancak tüp bebek tedavisinin başlangıcında yani uyarılma evresinde, yumurtalar henüz tam olarak gelişmemişken başlanacaksa cinsel ilişki korunabilir ve devam ettirilebilir. Önlemenin amacı, çok fazla yumurta folikülü gelişmişse çoğul gebeliği önlemektir. Ancak embriyo transferinden sonra cinsel ilişki yasaktır. Tüp Bebek Tedavisinin Sonucu Ne Zaman? Her şey yolunda gitti, başarılı bir transfer yapıldı, müstakbel anne ne yediğine dikkat etti ve büyük gün geldi. Tüp Bebek Tedavisinde Estrofem Ne Zaman Başlanmalıdır? Estrodiol, yumurtalıklarda üretilen bir hormondur. Hamilelikte en önemli hormonlardan biridir. Bu hormon rahimdeki endometriyal dokunun kalınlaşmasına yardımcı olur. Estrofem gebeliğin oluşumunu ve devamını desteklemek için kullanılan bir ilaçtır. Ayrıca embriyonun rahme yerleşmesini kolaylaştırır. Doğal yolla gebelik elde edemeyen çiftlerde üremeye yardımcı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. 35 yaşın altındaki çiftler ortalama 1 yıl, 35 yaşın üzerindekilerse 6 ay gibi bir süre düzenli olarak korumasız cinsel ilişki yaşadıkları halde gebelik elde edilemediyse doktora gitmekte fayda var. Kısırlık şüphesiyle doktora başvuran kadın ve erkeğe yapılan testlerin, muayenenin sonucunda elde edilen verilere göre gebeliği kolaylaştıracak ya da mümkün kılacak bir tedavi uygulanır. Bu bakımdan uzun süreler boyunca denemeye rağmen gebelik oluşmuyorsa daha fazla bekleyerek zaman kaybetmek yanlış olacaktır. Çünkü kişilerin üreme yeterlilikleri yaşla birlikte hızla düşmektedir. Bebek sahibi olabilmek hususunda sorun yaşayan çiftlere yapılan tetkiklere göre kısırlığa sebep olan etken bulunduğunda o sorunu ortadan kaldırılacak uygun bir tedavi uygulanmaktadır. Anne ve baba adayının üreme yeterliliğinde tespit edilen sorunlara yönelik pek çok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Günümüzün tıp teknolojisi ve üreme tedavileri bağlamında üremeyi mümkün kılacak, üremeye yardımcı olacak tedavilerle gebelik elde edilebiliyor. Yapılan testler sonucunda tespit edilen erkekten kaynaklı sorunlarda erkeğin sperm sayısını, kalitesini arttıracak uygulamalar yapılıyor. Kadından kaynaklanan kısırlık sorunlarında ise kadına yumurtlama tedavisi, tüplerin açılması, rahim içi anomalilerin düzeltilmesi, aşılama yapılması ve tüp bebek tedavisi gibi pek çok tedavi yöntemi uygulanarak gebelik elde edilebiliyor. Üremeye yardımcı tedaviler arasında en başarılı sonuçlar alınan yöntem tüp bebek tedavisi olmakla birlikte, tüp bebek tedavisinin diğer yöntemlere göre daha uzun süreli ve maddi açıdan daha zorlu olması da söz konusudur. Bu bakımdan gebeliğe engel durum tespit edildiğinde eğer mümkünse öncelikle yumurtlamayı arttıracak uygulamalar ve aşılama tedavisi tercih ediliyor. Aşılama tedavisi doğal yolla bebek sahibi olamayan çiftlerde üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinden birisidir. Kısırlık şüphesiyle doktora başvuran çiftlerde elde edilen soruna bağlı olarak gerekli incelemeler yapılır ve mümkünse aşılama tedavisi uygulanır. Aşılama tedavisi; anne adayının doğurganlığının yüksek olduğu dönemde baba adayından alınan spermlerin basit bir yöntem ile anne adayının rahmine enjekte edilmesi işlemidir. Bu tedavi kadının tüplerinin sağlıklı olduğu, ancak yine de gebelik elde edilemeyen ve nedeni açıklanamayan kısırlık sorunlarında tercih ediliyor. Bazı vakalarda baba adayının sperm sayısı ve hareketliliği gerektiğinden daha az oluyor. Bu durumda da sperm hücreleri yumurtaya ulaşabilecek ve dölleyebilecek bir kapasiteye sahip olmayabiliyor. Böyle bir sorunun var olduğu düşünülen çiftlerde aşılama yöntemi sayesinde baba adayının spermleri arasından en iyi, en kaliteli olan seçilerek direkt rahme yerleştiriliyor. Bunun yanında aşılama tedavisi; vajinismus, erken boşalma ve impotans gibi cinsel işlev bozukluğu sorunları yaşayan çiftlerde de başarılı bir şekilde uygulanıyor. Aşılama tedavisinin diğer kısırlık tedavilerden farkı nedir? Tüp bebek tedavisinde kadının yumurtaları ve erkeğin spermleri vücut dışına alınıp bir laboratuvar ortamında, özel bir sıvının içinde bekletilip, vücut ısısına yakın sıcaklıkta bir yerde döllenip anne adayının rahmine yerleştirilmektedir. Ancak aşılama sisteminde anne adayının yumurtası kendi doğal yerinde dururken sadece baba adayının spermleri içinde en iyisi seçilerek rahme yerleştiriliyor. Doğal olarak da aşılama tedavisinde gerçekleştirilen işlemler tüp bebek tedavisine göre çok daha basit ve doğala yakındır. Aşılama tedavisi üremeye yardımcı diğer tedavilerle karşılaştırıldığında, çok ağrılı, acılı, zorlu bir uygulama değildir ve anne adayının uzun süreli olarak hastanede yatmasını gerektirmez. Bu bakımdan doktorun uygun gördüğü vakalarda diğer tedavi yöntemlerindense aşılama yaptırmak çok daha ekonomik ve kolaydır. Aşılama tedavisinin başarı şansı nedir? Üremeye yardımcı olan kısırlık tedavilerinin tamamında başarı şansı anne ve baba adaylarının genel sağlık durumları, üremeye engel durumları ve tedaviyi yapan doktorun, tedavinin yapıldığı kurumun tecrübesine göre değişiklik göstermektedir. Ancak her tedavi yöntemi için de ortalama bir başarı oranından bahsetmek mümkündür. Bu bağlamda doğal yolla gebelik elde edemeyen çiftlerde aşılama tedavisinin başarılı olma şansı ortalama % 20 civarındadır. Fakat yine altını çizmekte fayda var ki; bu başarı oranı kadının yaşına, baba adayının sperm özelliklerine ve anne adayının tüplerin durumuna göre değişiklik gösterebilir. Bununla birlikte aşılama tedavisinin başarısının biraz da tedavi sürecinde anne adayının doktorun önerilerine harfiyen uymasına bağlı olduğunun da altını çizmekte fayda var. Aşılama tedavisi süreci Yapılan tetkikler sonucunda aşılama tedavisi uygun görülen anne adayına eğer anestezi ile aşılama yapılacaksa en az 6 – 8 saat öncesinden aç kalınması gerekiyor. Fakat aşılama uygulamasında genellikle anesteziye gerek duyulmaz. Kadın normal şekilde vajinal muayene olabiliyorsa, aşılama için de anestezi almasına da gerek yoktur. Aşılama işlemi için kadın, jinekolojik masaya uzanır ve mümkünse kayganlaştırıcı jel kullanılmadan rahim ağzını görmeye olanak tanıyan spekulum takılır. Ardından doktor serum fizyolojik ya da kültür ortamları kullanarak rahim ağzını temizler. Bunun ardından daha önceden laboratuvarda hazırlanan ve konsantre edilmiş halde olan baba adayının spermleri aşılama için özel olarak tasarlanmış bir plastik alt ile rahim boşluğuna doğru basınçla gönderilir. Ortalama 10 dakika kadar süren bu işlemler sonunda aşılama gerçekleşmiş olur. Kesinlikle çok nadir durumlarda anne adayının rahim ağzının geçilmesinde bazı sıkıntılar yaşanabilir ve bu işlem uzayarak biraz ağrılı bir hale gelebilir. Ancak genel olarak bakıldığında aşılama işlemi son derece kolay bir şekilde gerçekleşmektedir. Öyle ki, aşılama tedavisinde sorun yaşayan kadın sayısı yok denecek kadar azdır. Aşılama tedavisinden sonra yatmak gerekir mi? Yukarıda da anlatıldığı üzere aşılama tedavisi tıpkı vajinal muayene gibi kısa süreli, ağrısız, acısız ve basit bir işlemdir. Genel olarak bakıldığında ne aşılama öncesinde, ne işlem esnasında ne de sonrasında her hangi bir belirgin acı, ağrı olmaz. Bu sebeple de anne adayının yatak istirahati ya da rapor almasına gerek yoktur. Aşılama işlemi sonrasında anne adayı 10 – 15 dakika kadar uzanır, istirahat eder ve normal günlük yaşantısına geri döner. Aşılama sonrasında ağrı olur mu? Aşılama tedavisi ağrılı, acılı bir işlem değildir ve çoğunlukla da anne adayı her hangi bir ağrı hissetmez. Aşılama işlemi sırasında rahim ağzının geçilmesinde zorlanma olması ve rahim ağzının özel bir aletle tutularak çekilmesi gerekirse aşılama esnasında hafif bir ağrı ve işlem sonrasında da hafif bir kanama da olabilir. Ancak bu bahsedilen olumsuz durum çok nadir olarak yaşanır ve sorun çoğu zaman birkaç saat içinde ortadan kalkar. Aşılama sonrasında anne adayları ağrı hissettiğinde doktorun önerisi olmadan kesinlikle ağrı kesici almamalılar. Sakin ve huzurlu bir şekilde dinlenmek ağrının kısa sürede geçmesini sağlar. Aşılama işlemi sonrasında ağrı kesici alınmasının çok da önerilmeme nedeni ağrı kesicilerin aynı zamanda yumurta çatlama mekanizmasında da etkili olabilme riski olmasıdır. Ancak eğer aşılama sonrasında çok şiddetli ağrı hissedilirse doktorun önerisi ve bilgisi dahilinde parasetamol içeren ilaçlar alınabilir. Aşılama tedavisinde acı konusunda yukarıdaki bilgileri verdikten sonra, uygulamanın yapıldığı kimi kadınlarda tedavi sonrası herhangi bir ağrı hissi oluşmazken kimi kadınlarda ise sancı gibi değil hafif düzeyde kasık ağrıları gözlemlenebildiğinin de altını çizmekte fayda var. Anesteziye başvurulmayan, çok pratik olarak uygulanabilen, herhanginin ağrı hissinin yaşanmadığı bir işlem olarak bilinen aşılamada ağrı durumu da bazı istisnai durumlara göre değişebiliyor. Çünkü her bireyin nasıl ki tüm vücut fonksiyonları, metabolik işlevleri ve duygusal açıdan biriktirdikleri farklı olduğundan ağrı eşiği de farklılık gösterir. Bu bakımdan ağrı ve acı eşiği düşük olan kadınlar vücuduna yapılan en hafif bir uygulamayı bile hissedebilir ve bundan kaynaklı olarak ağrı duyabilir. Ancak kadının ağrı eşiği ne kadar düşük olursa olsun, bu ağrı kesinlikle dayanılamayacak düzeyde olmaz. Eğer kadının çok fazla şikayet ettiği, dayanmakta zorlandığı bir ağrı söz konusu olursa, başka bir sorun, başka bir rahatsızlık olabileceği düşüncesiyle mutlaka doktora danışılmalı, başvurulmalıdır. Aşılama sonrasında cinsel ilişkiye girilir mi? Aşılama işlemi kadının gebe kalmasını sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Aşılamadan sonra kadın 10 – 15 dakikalık bir dinlenme süresinin ardından rahatlıkla günlük rutin yaşantısına dönebilir. Dolayısıyla da aşılamanın kadının yaşamını olumsuz etkilediğinden ya da bazı kısıtlamalara gidilmesi gerektiğinden bahsedilmez. Bu bağlamda pek çok uzmana göre aşılama sonrasında cinsel ilişkinin de bir sakıncası bulunmamaktadır. Bu konuda yapılan bazı araştırmaların sonuçları aşılamanın sonrasındaki günde cinsel ilişkide bulunulması yararlı bir etki gösterebiliyor. Aşılama sonrası cinsel ilişki ile ilgili genel görüş olumlu olmakla birlikte bu konuda tedavi sürecini takip eden ve aşılama işlemini yapan doktorun kanaati çok önemlidir. Zaten genel olarak aşılama sonrası cinsel ilişkide bir sakınca görülmezken, bu konuda doktorlar arasında tam bir görüş birliği olduğunu söylemek doğru olmaz. Önemli olan doktorun tavsiyesidir. Aşılama 1 kez mi, arka arkaya 2 kez mi yapılmalı? Aşılama işlemi; anne adayının yumurtlama dönemi içinde, yani gebe kalma olasılığının en yüksek olduğu dönem içinde, baba adayından alınan spermlerden en kalitelisinin rahme konulması, yerleştirilmesi işlemidir. Aşılama uygulaması sayesinde sperm ve yumurta çok daha kolay ve zahmetsiz bir şekilde buluşup döllenmeyi gerçekleştirebilir. Kadının yumurtlama dönemi içinde rahme sperm koyma işleminin aslında bir kez yapılması büyük olasılıkla gebelik için yeterli olacaktır. Ancak bazı uzmanlar gebelik olasılığını yükseltmek için aynı yumurtlama döneminde birere birer gün arayla iki kez aşılama yaparlar. Buradaki asıl amaç ilk aşılamada belki de spermle buluşamayan yumurtayı yeni bir sperm yerleştirerek onunla buluşturup döllemektir. Ancak yakın zamanda yapılan bilimsel araştırmalar aynı yumurtlama döneminde bir kez değil de, 2 kez aşılama yapılmasının gebelik elde etme konusunda çok belirgin bir üstünlük taşımadığını gösteriyor. Tüm bu verilere ek olarak aşılama esnasında çatlatma iğnesi yapılmamışsa ve yumurtanın doğal olarak çatlaması bekleniyorsa, spermle yumurtanın buluşması için iki kez aşılama yapılmasının daha faydalı olacağı da düşünülmektedir. Aşılama sonrasında kanama olması normal mi? Aşılama işlemi normal şartlar altında kanamaya sebebiyet verecek bir uygulama değildir. Aşılama sonrasında kanama olması için öngörülmeyen, ekstra bir durum olması gerekir. Aşılama işlemi kesinlikle kısa süreli ve kolay bir uygulama olduğu için de bu işlem sonrasında ekstra durumlarla çok karşılaşılmaz. Ancak nadiren de olsa aşılamanın uygulandığı bazı kadınlarda uygulama sırasında ya da işlemin sonrasında rahimin ağız bölgesinde az miktarda lekelenme şeklinde kanama olabilir. Ancak bu sorun kesinlikle sık değil, nadir görülmektedir. Bu bağlamda aşılama işleminin sonrasında küçük bir miktar kanama yaşandığında endişeye gerek yoktur. Bu sorun kadının gebelik şansını olumsuz yönde etkilemez. Zaten ortalama bir gün içinde de kanama ya da lekelenme sona erecektir. Aşılama sonrasında nadiren görülen bu kanamanın 2 – 3 gün, hatta daha uzun süre devam etmesi durumunda ise kesinlikle bazı sorunların varlığından şüphe edilmelidir. Özellikle de bu kanama leke şeklinde değil de, yoğun kanama şeklinde ise ciddi bir sorun olabilir. Böyle durumlarda vakit kaybetmeden doktora başvurmak önerilir. Aşılama işlemi sırasında ya da sonrasında hiç kanama ya da lekelenme olmaması bu durumun en normal olanıdır. Ancak aşılamadan yaklaşık 2 hafta, 15 gün sonrasında hafif bir lekelenme ya da kanama oluyorsa işte bu durum iyiye işaret olabilir. Çünkü böyle durumlarda tutunma kanaması, üstüne görme, üstüne adet görme, implantasyon kanamasından bahsedilebilir. Zaten aşılama işleminden 14 gün sonra kanda gebelik testi yapılmakta ve gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediği öğrenilmektedir. Aşılama sonrası progesteron hormonu kullanmak gerekir mi? Aşılama işlemi sonrasında her anne adayının progesteron hormonu kullanması şart değildir. Aşılamadan sonra doktorlar genel olarak progesteron hormonu önermektedir. Ancak bu her kadın için geçerli değildir, bazı aşılama işlemleri sonrasında doktor progesteron hormonuna gerek duymaz. Bu durum tamamen doktorun aşılamayı uygulama sistemine, anne adayının tahlillerinin sonuçlarına göre doktorun verdiği kanaate bağlıdır. Aşılama sonrası ne zaman gebelik testi yapılır? Aşılama işlemi ile sperm ve yumurta buluştuktan sonra döllenme gerçekleştiyse ortalama 2 hafta içinde gebelik rahme tutunacak ve anne adayının kadınında gebelik hormonları kendini gösterecektir. Bu bağlamda aşılama işlemi sonrasında gebelik testinin uygulanması da tıpkı normal hamileliklerdeki gibidir. Yani döllenmeden 2 hafta sonra gebelik anlaşılabilir. Bu bakımdan aşılama yapıldıktan 14 gün sonra kanda gebelik testi yapılır ve sonuç öğrenilir. Aşılama sonrasında ne zaman gebelik belirtileri başlar? Aşılama ile gebelik elde edilmesi ve doğal yolla gebelik elde edilmesi arasında belirtilerin şiddeti ve görülme zamanı açısından bir fark yoktur. Bu bakımdan aşılama sonrasında anne adayları aynen doğal yolla kalınan gebeliklerdeki gibi gebeliğin 3. haftası itibariyle erken gebelik belirtilerini yaşamaya başlar. Aşılama ile elde edilen gebeliklerde 3. hafta itibariyle; baş dönmesi, halsizlik ve yoğun mide bulantıları ve kusma gibi şikayetler görülür. Aşılama sonrasında gebelik testi pozitif çıktığında ne yapılmalı? Aşılama işleminden sonraki tam 14. Günde anne adayının kanda gebelik testi yaptırması beklenir. Genellikle aşılama işleminin yapıldığı kurumda bu test yapılır ve sonrasında doktor da bu konuda anne adayını bilgilendirir. Anne adayının testi başka bir kurumda yaptırması ve pozitif çıkması durumunda ise vakit kaybetmeden doktora gitmek ve bundan sonraki süreçle ilgili bilgi almak gerekir. Aşılama sonranda gebelik testi sonucu negatif çıkarsa ne zaman görülür? Aşılamanın ardından geçen 14. Günde kanda gebelik testi yapılır. İşte bu testin sonucunun negatif çıkması durumunda ortalama 15 gün içinde anne adayının adet görmesi gerekir. Bu süre geçtiği halde adet olmayan kadın, mutlaka doktora gitmelidir. Aşılamanın ardından ne kadar sürede bebek ultrasonda görülebilir? Aşılama sonrasında 14. gün yapılan gebelik testinin pozitif çıkması gebeliğin gerçekleştiğini gösterir. Ancak bu haftalarda ultrason muayenesinde bebeği görmek çok da mümkün değildir. Aşılama ile elde edilen gebeliğin ultrasonda görülebilmesi için en az 5 haftalık bir bebek olması gerekir. Yani aşılamadan 30 – 35 gün sonrasında ultrasonda gebelik saptanabilir. Aşılama sonrasında düzensiz lekelenme veya akıntı olur mu? Aşılama sonrası genellikle normal dışı bir kanama ya da akıntı olmaz. Bu tür şikayetler olması durumunda vakit kaybetmeden doktora başvurmakta fayda var.

tüp bebekte cinsel ilişki ne zaman başlar